İstanbul Ticaret Borsası

               

  • BAŞKAN'DAN
Başvuru Yapan: Gerçek Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.

Başvuru Yapan: Tüzel Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.

    Temmuz
    2019
    Tarım olmazsa, bağımsız ve güçlü bir ülke de olunmaz

    Tam bağımsızlık, güçlü bir tarım politikasıyla mümkündür. Çağlar değişse de, yüksek teknoloji mamulü ürünler hayatımızda vazgeçilmez yer edinse de, sanayi üretimi gelişmişliğin en büyük ölçütü sayılsa da, tarımın önemi hiç değişmiyor. Bundan 8-10 bin yıl önce nasıl tarım, insanlık tarihi için bir dönüm noktası olmuşsa, insanların toprağı işleyip mahsul elde etmesinin bir medeniyet kurmanın temel şartı olduğunu ortaya koymuşsa, bugün de aynı gerçek tüm boyutlarıyla varlığını sürdürüyor.

     

    Tarih boyunca tarımsal güç, imparatorlukların hâkimiyetinin simgesi oldu. Eğer Roma İmparatorluğu yüzlerce yıl, İtalya’dan Hindistan’a kadar geniş bir coğrafyaya hâkim olduysa, bunda yüzbinlerce kişilik ordusunu ve daha büyük nüfusa sahip şehirlerini doyuracak buğday üretim sahalarına hükmetmesinin büyük payı vardı. Benzer şekilde Roma İmparatorluğu’ndan sonra sahneye çıkan Bizans da 1453 yılına kadar devam eden iktidarını, Mısır’ın ve Kuzey Afrika’nın buğdaylarını başarıyla İstanbul’a taşımasına borçluydu.

     

    Peki, güçlü Osmanlı İmparatorluğu varlığını neye borçluydu? Kuşkusuz fütüvvet ve fütuhat ruhu en temel kaynaklarımızdı. Ama, aynı zamanda, Osmanlılar da önce bereketli Balkan ovalarını zapt ederek toprak mahsullerini teminat altına aldılar. Sonra Mısır’ın, Kırım’ın ve tüm sahil kesiminin bol ürünlerini İstanbul’a hızla ulaştıracak bir deniz ulaşım ağı kurdular. İmparatorluğun büyük bir kısmını kaybetmeye başladığımız 19. yüzyılda ise bizi ayakta tutan, verimli Konya ovasını sulayıp elde ettiğimiz buğdayları, yeni kurduğumuz demiryolu hattıyla İstanbul’a ve diğer şehirlerimize taşıyabilme gücüydü.

     

    Sultan II. Abdülhamid, tarımın öneminin farkındaydı. Kendinden önceki padişahlardan farklı olarak tarımda makineleşmeyi yaygınlaştırmaya çalıştı. Sivas’tan Halep’e, Ankara’dan İstanbul’a, Tuna’dan Basra’ya kadar ülkenin her köşesinde örnek çiftlikler, numune tarlaları ve ziraat mektepleri açtı. Çünkü tarım olmazsa, bağımsız ve güçlü bir imparatorluk olmazdı. Onun yaptığı her şey, maalesef 1908 devrimiyle yerle bir edildi.

     

    Cumhuriyet döneminin Osmanlı görgüsüyle yetişen yöneticileri de tarımın hayati rolünün farkındaydılar. Küçülen topraklarımızda daha çok nüfusu besleyecek daha verimli bir tarım yapabilmek için kolları sıvadılar. 1930’lu yıllarda Almanya en çok ithalat yaptığımız ülkeydi, buradan en çok ithal ettiğimiz ürün ise tarım makineleriydi. Ne var ki, II. Dünya Savaşı sonrası gelişmeler, Türkiye’yi çok farklı tercihlerde bulunmaya zorladı.

     

    Nihayet 2002 sonrasında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kurulan AK Parti hükümetleri, tarıma özel önem verdiler. Sulama yapılamadığı için kullanılamayan arazilerin tarıma kazandırılmasından mevcut sulanabilir arazilerin daha verimli kullanılmasına; endüstriyel tarımdan organik tarıma ve hepsinden önemlisi ürünlerimizin işlenmiş ürünler halinde ihraç edilmesine kadar birçok alanda önemli merhaleler kat edildi. Türkiye’de ilk kez 200’e yakın ova sit alanı ilan edildi. Miras yoluyla arazi bölünmesinin önüne geçildi. Seracılıkta yepyeni bir dönem başlatıldı.

     

    Tüm bunlar, tarımda güçlü olanın siyasette de, dış politikada da, ekonomide de güçlü ve büyük olacağının göstergesiydi. Tüm bunlar, milyonluk şehirlerimizi kendi tarımsal ürünlerimizle besleyebilmek içindi. İstanbul Ticaret Borsası olarak, Türkiye’nin geleceğinin yenilikçi tarımsal projelerden geçtiğine inanıyoruz. Bu amaçla yapılan tüm çalışmaları destekliyoruz.

     

Etkinlik Takvimi
İstek, öneri, memnuniyet ve şikayetlerinizi belirtiniz.
Sektörel Sorun ve Çözüm Önerileri



Dijital Tarım Pazarı'na (DİTAP) nasıl üye olunur?