“Topraklarımızı, ‘korumaya kararlıyız”
“Topraklarımızı, ‘vatanı savunan namlularımıza bereketli mahsullerimizi sürerek’ korumaya kararlıyız”
Osmanlı’nın özünü muhafaza ederek kalkınmadan yana olan büyük yazarı Ahmet Mithat Efendi, “Her asrın bir hali vardır ki ‘iyi’ ise sonraki asırlarda o hallere gıpta edilir, ‘fena’ ise sonraki asırların o hallerden kurtulmuş olunmasına şükredilir” der.
Sadece asırların değil, asırlık kurumların da böyle ‘halleri”, böyle özellikleri vardır. Onlar, toplumun geleceğini, yürüyüş istikametini “iyi” ya da “kötü” olarak etkileme gücüne sahiptirler. Kökleri çok eskilere dayanan İstanbul Ticaret Borsası da artık “resmen” ülkemizin asırlık kuruluşlarından biri…
Kuruluşundan itibaren görev yapan başkan, yönetim kurulu üyeleri, meclis ve komite üyeleri ile personelimizi hayırla yad edeyim ki, İSTİB tarım, hayvancılık ve ticaret sektörlerinde şehrimizin, ülkemizin ve üyelerimizin lehine “iyi istikametler” çizmeyi başardı.
100 yıllık bir çınar olan Borsamız, o kadar köklerini sağlamlaştırdı ve her biri binlerce faaliyet yaprağıyla dolu dallarının büyüyüp serpilmesini sağladı ki, gölgesi Türk tarımı ve üyeleri için refah ve güven verdi.
Şunu gururla söyleyeyim ki;
Hayata geçirdiği büyük projelerle, zor zamanları kolaylaştıran faaliyetleriyle, krizlere ve sorunlara çözüm olan önerileriyle, üyelerinin rekabetçiliğini geliştiren çalışmalarıyla, tarım ve hayvancılığın bugününü ve yarınını şekillendiren politikalar üretme başarısıyla, Türk tarımının kalbinde bir asırdır İstanbul Ticaret Borsası var.
Bu özelliklerimizle sadece Türkiye’nin ziraat hafızası olmayı başarmakla kalmadık, gıdanın bağımsızlık ve hürriyetin teminatı olan stratejik sektörlerden biri olarak kabul edilip milli yaklaşımla ele alınmasını sağladık, bunun için gayret gösterdik. Güçlü Türkiye ekonomisinin ancak, “tarımda endüstrileşmeyi başarmış, sorunlarını anında çözme kabiliyetini kuvvetlendirmiş, tarımı zenginlik vasıtası olduğu kadar istiklal ve istikbal meselesi kabul eden bir yeni nesil oluşturmuş Türkiye” ile mümkün olduğunun idrak edilmesi için uğraştık. Hâlâ da bu amaçla var gücümüzle çalışıyoruz. Devletimizle, kurumlarımızla, bakanlıklarımızla sıkı işbirliği içinde sağlam ve kalıcı bir ziraî bilinç oluşturmaya ve halkımız arasında yaygınlaştırmaya gayret ediyoruz.
Sonuç itibariyle tıpkı 19 Ekim 1924’te yeni bir döneme ve başlangıca tanıklık ettiğimiz gibi, 19 Ekim 2024’te de, 100 yıllık birikimin üzerinde yükselen yeni bir döneme şahitlik etmenin mutluluğu içindeyiz.
On bini aşkın üyemizle mavi vatanın da, gök vatanın da üzerinde yükseldiği Anadolu topraklarımızı, “vatanı savunan namlularımıza bereketli mahsullerimizi sürerek” korumaya kararlıyız.
Biliyoruz ki, yüz yıllara, böyle eklenecek nice bin yıllar…