Page 56 - BORSAAKTUEL_60k
P. 56

T
           54                     TİCARET VE HAYAT



                                “YARINA KİM ÖLE, KİM KALA”








                                Yarınlar; hiçbir aşağılık duygusuna ve uyum madrabazlığına

                                düşmeyerek kendisi olarak kalabilen, maddî  manevî öz

                                gücüne yaslananların olacaktır. Güncel meseleler mi? Onlar
                                her halükârda gelir geçer.



           MÜRSEL SÖNMEZ        Dünyanın hızla değiştiği bir süreci yaşıyoruz. Bu  yip yitiyor. Manevî varlığımız üzerimize üzerimize
                                hızlı değişim, meçhul geleceğe dair kaygıları da  gelen  bu  fırtınayla  cebelleşirken,  maddi  hayatımız
                                beraberinde getiriyor. Çünkü, öngörememek bir  da  şimdiden,  meçhul  geleceğin  karanlık  kuyusuna
                                karanlığa bakmak gibidir. O karanlık, içinde neler  endişeyle bakıyor.
                                barındırıyor bilmiyoruz. Bu yüzden de tutarlı tutar-  İktisat alanı da bu “değişim” değil, “başkalaşım”dan
                                sız görüşler, inanılmayacak denli uçuk teoriler orta-  nasibini  alıyor.  “Kâime”nin  yerine  ikame  edilen
                                ya konuluyor. Küresel ısınma, çevre sorunları, hazır   yeni “para” çeşitleri dijital âlemde fink atarken “de-
                                malumat ile kapasitesi iyice daralmış düşünce ve dil   ğer” kavramı da buharlaşıyor. Diğer birçok alanda
                                dünyası ve bunlara ilaveten “cinsiyet” üzerinden ku-  olduğu gibi burada da “dijital faşizm”in ezici etkisi
                                rulan tarihin en acımasız “soykırım” senaryoları. İn-  günbegün artıyor. Yerleşik iktisadi kavram ve ens-
                                sanlığın yaşadığı bu somut sorunların aynı zamanda   trümanların değişmesini yorumlarken anahtar soru
                                birileri tarafından “taammüden” organize edildiğini   akla geliyor: Kimin yararına? Elbette tezgahı kim
                                düşünürsek, durumun vehâmeti artıyor.     açarsa onun yararına olacaktır. Bizim; Türkiye’mi-

                                Kadim bütün anlam ve değerlerin altüst edildiği ve   zin, insanımız ve devletimizin oyun kurucu olma-
                                tüm aidiyet ve mensubiyetlerin tozla dumana çev-  dığı bu oyunda “oyuna gelmemek” gibi tedbirimiz
                                rildiği bir fırtınada varlığımız kalıcılığını nasıl ko-  ya da “başkalaşım”ı kendi lehine çevirmek gibi bir
                                ruyacak? İnsanı insandan kopartan bu yeni zaman   çabamız var mı?
                                gariplikleri, kimliği olan bir millet ve kimlik ve sınır-  Devlet, varlığı millet ile kaim olan bir yapıdır. Mil-
                                ları olan bir devlet bırakacak mı? Kadının ve erkeğin   let, yani insan, sınır tanımayan bir kültürel bombar-
                                yaratılış ve özgünlüğünü yok eden, hiçbir karakter   dımana tabi tutulup öz kimliğinin satırları silinmeye
                                sınırı bırakmayan bir hiçliğe doğru ilerliyor insanlık.   başlamışsa, durum tehlikeli hale gelmiştir. Kendi
                                Bu yıkıcılığı ise “Batı” pazarlıyor. İnsanı kendisine   milleti, toprağı ve üzerine mevcut olan tüm anlam
                                “yabancı” kılmayı ve tüm kültürlerde sapkınlık ola-  ve değerle sorun yaşayan insanlarınız varsa, bir nevi
                                rak nitelenen ahlaksızlıkları “ileri demokrasi” diye-  insan erozyonu yaşıyorsunuz demektir. İnsanlığı-
                                rek yutturmaya çalışıyor. Elbette kendi yararlarına  nın, kişiliğinin, kimliğinin, kültürünün sınırlarını
                                işliyor bu propaganda. Çünkü emperyal amaçlarına  koruyamayanın, ülkesinin de sınırı kalmayacaktır.
                                ulaşmak için diretken hiçbir omurga bırakmak is-  İnsanın insandan koparılması ve sosyal yapıların
                                temiyorlar. Şahsiyetsiz, karaktersiz ve oyun hamuru  zaafa uğraması, hiçbir teknolojik aygıt ile telafi edi-
                                gibi biçimlendirilebilen bir insanlıkla istedikleri gibi  lemeyecek olan bir yıkımdır. Akla takla attıran ve
                                oynayabilecekler.                         anlamsızlığı ve saçma olanı bir değer gibi sunan, yır-
                                Bilim ve kültür alanları tüm medya kanalları kul-  tık pantolonu moda haline getirip ona para verdiren
                                lanılarak, varlık ve oluşa dair “hakikat”i, insanı salt   illüzyon zamanlarını yaşıyoruz. Tüm yeryüzünde ve
                                maddeden ibaret sayan ve bedene hapseden süslü   insanlık camiasında esen bu yıkıma direnen, kendi
                                yalanlarla perdeliyor. Ait olduğu medeniyet ağacının   yol haritasını çizebilen milletler ve ülkeler geleceğin
                                kökleri derinlerde olan ve “hakikat”e yaslanan top-  meçhul karanlığını aşabilecektir.
                                lumlar direnirken, kökleri zayıf toplumlar ise gevşe-  Meçhul olanın korku ve tedirginlik meydana getir-
   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61