İstanbul Ticaret Borsası

            

  • HABERLER
  • DUYÛN-I UMÛMİYE, KOZA ÜRETİMİNİ ARTIRDI
Başvuru Yapan: Gerçek Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.

Başvuru Yapan: Tüzel Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.



    DUYÛN-I UMÛMİYE, KOZA ÜRETİMİNİ ARTIRDI
    (21.02.2025 . 13:15:21) (Okuma: 48)

    Duyûn-I Umûmiye, Koza Üretimini Artırdı Fransa’nın Hammadde İhtiyacını Karşıladı

    Duyûn-ı Umûmiye-i Osmaniye İdaresi, ana alacaklı ülkeler Fransa, İtalya ve İngiltere ekonomisinin ihtiyaç duyduğu hammaddelerin Türkiye’den tedarikini sağlamakla kendini vazifeli görüyordu. Aslında Duyûn-ı Umûmiye’nin geliştirdiği sistem iki tarafın da kazancı üzerine kuruluydu, bir yandan İdare’nin desteklediği Osmanlı üreticiler -ki bunlar büyük çoğunluk gayrimüslim tebaadan oluyordu-, diğer yandan daha ucuz ve bol hammadde tedarik eden Avrupalı fabrikatörler kazanıyordu.

    Iı. Abdülhamıd’ın Iznıyle Koza Müsabakası Düzenlenmeye Başlandı

    Duyûn-ı Umûmiye’nin bu amaçla desteklediği ürünler arasında ipek kozacılığı da bulunuyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nun klasik döneminde doğulu-batılı, kuzeyli-güneyli tüccarların buluşma merkezi olan ve bilhassa ipek ticaretiyle öne çıkan Bursa, bu konuda İdare’nin üs olarak seçtiği vilayetti.

    Duyûn-ı Umûmiye’nin bu yaklaşımı, “yeni usul” sanayi ve ziraat ile ülkeyi kalkındırmak isteyen Sultan II. Abdülhamid’in politikasıyla örtüştüğünden devlet tarafından desteklendi.

    Bu desteği alan Duyûn-ı Umûmiye yönetimi, ipek kozacılığını geliştirmek, daha modern usullerle verimliliği artırmak amacıyla Sultan II. Abdülhamid’in irade-i seniyesi ile 1891 yılından itibaren Bursa’da “Koza Müsabakası”1 düzenlemeye başladı. 1892’de ise Koza Müsabakası’nın ikincisi organize edildi ve o yıl da ödül dağıtım töreni Bursa Belediye binasında Vilayet-i Hüdavendigar Valisi Münir Paşa’nın riyaseti altında gerçekleştirildi.

    Bırıncı Sınıf’ta Bır, İkıncı Sınıf’ta Ikı Türk Ödüle Layık Görüldü

    Duyûn-ı Umûmiye İdaresi, ödül kazanan “böcekçilerin” isim, ödül, derece ve niteliklerini bir ilan ile duyurdu. Buna göre “heyet- i mümeyyize” yani seçici kurul tarafından iki kategoride ödül tablosu hazırlandı. “Birinci Sınıf” diye nitelenen ilk kategori, “75 Gram ve Daha Ziyade Tohum Açıp Şayan-ı Mükafat Olan Böcekler”i yetiştirenleri içeriyordu. Bu dalda 5 kişi ödüle layık görüldü, tabloda isimleriyle birlikte imalathanelerinin bulunduğu semt de özellikle belirtildi. Ödül kazananların ilk dördünü gayrimüslim Osmanlı vatandaşları oluştururken, beşinci sırada Şeyh Bahaeddin Efendizade Emin Efendi [xxx] yer alıyordu. İlk dörtte ise sırasıyla “Serkiz Fındıkyan ve şeriki Agop Bahri [Bursa Soğukçeşme], Zafiri Haci Hristo [Mudanya], Karabet Nehabdiyan [Bursa Karağaç] ve Vasilaki Cebeci Oğlu [Demirtaş köyü]” bulunuyordu.

    Yarışmanın “Birinci Sınıf ” kategorisinde dereceye giren 5 kişi de “yerli Bağdat” cinsi tohum kullanıp yüksek verim elde etmişlerdi. Bir başka önemli nokta ise birinci ile beşinci olan yarışmacılar hariç diğer üçü tohumlarını kendileri imal ederken, diğer ikisi piyasadan satın almıştı.

    1892 yılı Koza Müsabakası’nın “İkinci Sınıf ” kategorisinde “Yirmi Beşten Yetmiş Beş Grama Kadar Tohum Açıp Şayan-ı Mükafat Olan Böcekler” yetiştiren 7 yarışmacı ödüllendirildi. Ödül sahiplerinin ilk 5’i gayrimüslim Osmanlı vatandaşı, diğer ikisi ise Türktü. Sıralamada yer alanlar ve imalathanelerinin bulunduğu yerler şöyleydi: “Kokasoğlu Kerimesi Enik Hanım [Bursa’da Eşrefiler’de], Dikran Papazyan [Bursa’da Karaağaç’ta], Hristi Dimitriyadis [Bursa’da Şehreküş?], Niganmos Yuvanidis [Bursa’da Demirkapı’da], Kirkor Kalpakçiyan [Bursa’da Hacı İskender], Nişan Bekçisi Arif Bey [Bursa’da Çekirge’de], Alaybeyzade Azmi Bey [Bursa’da Hisar’da].”

    42 Koza Yetıştırıcısı Yarıştı, 12’si Ödüle Layık Görüldü

    Bursa Duyûn-ı Umûmiye Nazırı imzasını taşıyan 27 Eylül 1892 tarihli ilanda, özellikle padişahın irade-i seniyesi ile düzenlendiğine vurgu yapılarak, şu bilgiler veriliyordu:

    “İrade-i seniye ile 1308 [1892] senesinde ikinci defa olarak Bursa’da tertip buyurulan Koza Müsabakası’nda 75 gram ve daha ziyade tohum açmış olan sınıf ile 25’ten 75 grama kadar tohum açmış olan ikinci sınıfa dilekçe ile toplam dahil olan 48 kişiden altı neferi bilahare fikirlerinden vazgeçmişti. Bunun üzerine kalan fark [kırk] iki böcekçinin marifet-i acizanemle bu böcekhaneleri muayene ve alınan kozalarından harir keşide olunarak nizamname-i mahsus mucibince mükafatı hak edenlerin yukarıda isim ve özelliklerini gösteren işbu cetvel tanzim ve takdim kılındı.”

    Nazırın verdiği bilgiler çok değerli. Çünkü bize yarışmaya 48 kişinin müracaat ettiğini, 6’sının daha sonra çekildiğini, kalan 42’sinin imalathanelerine gidilerek muayene edildiğini ve alınan koza örneklerinden yönetmelik ipek yapıldığını aktarıyordu. Bu süreç sonrasında ödüle layık görülen 12 kişi belirlenmişti. Heyeti-i Mümeyyize içinden seçilen ve böcekhaneleri muayene eden heyette “Bursa Duyûn-ı Umûmiye Nazırı Mustafa Rasim, Vilayet İdare Meclisi üyesi Mehmed Latif, Vilayet Ziraat ve Nafia Müşaviri Ahmed Cemal, üye olduğu halde toplantıya katılamayan Vilayet Maarif Müdürü ile Bursa Harir Darüttalimi Müdürü Torkomyan” aza olarak yer alıyordu. Heyetin başkanlığını Mustafa Rasim yürütüyordu.

    Heyet-i Mümeyyize’nin başkanlığını ise Vali Esseyyid Ahmed Münir yürütüyordu. Üyeliklerde ise “Duyûn-ı Umûmiye İdaresi’nden gönderilen Vinset Kayared, Bursa Duyûn-ı Umûmiye Nazırı Mustafa Rasim, Vilayet İdare Meclisi Üyesi Mehmed Latif, Vilayet Ziraat ve Nafia Müşaviri Ahmed Cemal, Vilayet maarif Müdürü Mehmed Said, Bursa Harir Darüttalimi Müdürü Torkomyan ile Bursa Duyûn-ı Umûmiye Müfettiş Muavini Vekili Rali” görev alıyordu.

    En Büyük Hedıye Nıtelık Mıkroskoptu

    Sonuçları kamuoyu ile paylaşan Heyet-i Mümeyyize, şu hususları dile getiriyordu:

    1- Müsabaka Yönetmeliği gereğince hareket eden Heyet, incelemeye kalan 42 böcekçiden sadece 12’sini mükafata layık görmüştü.

    2- Harir Müsabakası Program Layihası’nın üçüncü maddesinde yazılı olan 2,500 kuruş kıymetinde mikroskoptan ibaret olan mükafat, böcekhanesi yarışmacıların hepsine her yönden üstün olan Fındıkyan Serkis ve ortağı Agop Bahri Efendilere verilmişti.

    3- Beheri 535 kuruş kıymetinde dört adet mikroskoptan ibaret olan dört mükafat ise Hacı Hristo, Karabet Nehabetyan, Vasilaki ve Şeyh Bahaeddin Efendizade Emin Efendiye verilmişti. Bu kişilere ayrıca toplam 4,968 kuruş nakdi ödül başkaca ödüllerle birlikte dağıtılmıştı.

    4- Ayrıca “Birinci Sınıf” kategorisinde ödül alan “birinci ve beşinci iki efendiye tohum veren Karnik Arisniyana 1,304 kuruş ve tohumcu İpo Krate dahi 1,218 kuruş” yönetmelik gereği nakdi mükafat verilmişti.

    5- “Birinci Sınıf ”ta ödüle layık olup fakat 1307 [1891] senesi müsabakasında ödül almış olan Dervişyan Ohanes ve Kostanti Haci Sinari efendilere bu sene mükafat verilmedi. Yalnız kendilerine “zikr-i cemil” yani güzel hatırlanma yazısı takdim edilmişti.

    6- Müsabakanın “İkinci Sınıfı”nın birinci mükafatı 750 kuruşluk kıymetindeki mikroskop Kokasoğlu kerimesi Annik Hanıma, beheri 400 kuruş kıymetinde 6 mikroskoptan ibaret olan diğer 6 mükafat dahi Dikran Papasyan, Hristo Dimitriyadis, Nifos Temyos Yuvanides, Kirkor Kalpakçiyan, Nişan Bekçisi Arif ve Alaybeyizade Azmi efendilere verildi. Ayrıca toplam 7,729 kuruştan ibaret olan nakdi ödül dahi kendilerine teslim edilmişti.

    7- “İkinci Sınıf ”tan nail-i mükafat olanların birincisine tohum vermiş olan tohumcu Aleksan Efendiye 1,260 kuruş ve altıncısına tohum vermiş olan Yervant Efendiye dahi 1,011 kuruş, yönetmelik gereğinakdi ödül verilmişti.

    8- Yine “İkinci Sınıf ”tan mükafata layık olup fakat geçen seneki yarışmada ödül kazanmış olan Aleksan Kokasyan ve Yervant Koryan efendilere bu sene mükafat verilmeyip yalnız “zikr-i cemil” sunuldu.

    9- Heyet-i mümeyyizenin emrine verilen 7,500 kuruş ile nail-i mükafat olan beher böcekçiden iki kilo yaş koza alınarak fabrikada çektirildi. Her birinden hasıl olan ipek miktar, yönetmelik gereği kendilerine taksim ve ita edildi.

    Kuşkusuz ipek kozası yetiştiricileri için bu yarışma büyük motivasyon kaynağı oldu. Kendi imkanlarıyla elde edemeyecekleri son derece pahalı mikroskopa sahip olmanın yanı sıra para ödülü de onları teşvik etmişti. Bunun farkında olan Bursa Duyûn-ı Umûmiye Nazırlığı, gelecek sene de yarışmayı yapmaya karar vermişti.

    Yerli Tohum Kullanıldı, Koza İhracatı Yüzde 15 Arttı

    Bursa’da ipekçiliğin geliştirilmesi yönünde Duyûn-ı Umûmiye İdaresi’nin estirdiği rüzgârın başarılı olduğu hem Bursa’dan hem de Osmanlı İmparatorluğu’nun diğer eyaletlerinden yapılan ihracatta açık şekilde görülüyordu. Bursa’da yaşayan L. Gamafis’in derlediği ve Dersaadet Ticaret Odası Gazetesi’ne gönderdiği rakamlara göre 1308 [1892/1893] yılında bir önceki yıla göre tohum ihracat artışı yüzde 15 oranında gerçekleşmişti. Gamafis’e göre Hükümetin tohum politikasının bunda etkisi büyük olmuştu. Çünkü Hükümet Bağdat cinsi denilen yerli cinsin çoğaltılıp ıslah edilmesi için büyük gayret göstermişti. Bu sayede “Bağdat beyaz kozaları” bütün piyasalarda diğer tohumlara üstünlük sağlamıştı. Hatta Fransız sarı kozalarına bile ender rastlanıyor, mevcutlar da Bağdat’a göre daha pahalı satılıyordu.

    Bağdat tohumunun açık ara üstünlüğünün 1892 mahsulüne de yansıması bekleniyor, hatta o yıl mahsulünün yüzde 85 Bağdat, yüzde 10 Fransa’dan ithal olunan sarı cins ve yüzde 5 Fransa’dan ithal olunup dahilde tekrar yetiştirilen tohum olması bekleniyordu. Ayrıca tohumdaki iyileşmenin yanı sıra 1891 senesine nispetle “besleme müddetince havaların gayet müsait gitmesi” de iyi bir netice alınmasını sağlayacaktı. Bu hüsn-i netice özetle Bağdat aşılama cinsinde görülmüştü. Bu alanda bir uzman olan Gamafis, güzel neticeyi, “koza miktarınca yüzde 35 ve geçen sene ipek mahsulüne nispetle mahsulce yüzde 10-15 fazla” ürün olarak ifade ediyordu.

    1892 Taze Koza Mahsulü 2,5 Mılyon Yenı Kıyye İdi

    O dönem Avrupa ülkeleriyle daha yakın dış ticaret işlemlerine girişilmesi sebebiyle, Hükümet ağırlık ölçümünde “yeni kıyye” anlamına gelen “kıyye-i cedide” tabirini kabul etmişti. Kıyye-i cedide, “1000 grama” karşılık geliyordu. Bu ölçü birimini kullanarak Gamafis, Anadolu’daki bölgelerde ipek mahsulünü şöyle tahmin ediyordu:

    Kıyye-i cedid       Bölge

    950,000                 Bursa ve civarı

    440,000                 Pazarköyü ve Gemlik

    720,000                 İzmit ve civarı

    310,000                 Bilecik ve civarı

    109,000                 Bandırma, Erdek ve diğer mevkiler

    2,529,000              Ceman yekün

     

    Mahsulün Yüzde 80’ı Bağdat Cinsiydi

    1892 senesinde hasıl olan 2,529,000 kıyye-i cedide taze koza tohumlarının cinslere dağılımı önemliydi. Çünkü bu dağılım, Hükümetin koza böceği yetiştirme politikasının başarılı olup olmadığını gösterecekti. Buna göre mahsulün “yüzde 80’i Bağdat cinsi, yüzde 10’u Bağdat aşılaması ve yüzde 10’u [Fransız] sarı” cinsiydi. Kozalardan alınan ipek mahsulü ise “Bağdat cinsi için yüzde 15 ve Bağdat aşılama cinsi için yüzde 10 ve sarı cins için yüzde 5 tahmin” ediliyordu. Kuşkusuz bu ürünlerin yurt içinde mi, yurt dışında mı işlendiği çok daha önemliydi. Ne var ki elde edilen ürünün tamamına yakını ihraç ediliyordu.

    Gamafis’in rakamlarıyla konuşursak, “yüzde 60 ham ipek Fransa’ya, yüzde 3 ham ipek İtalya’ya, yüzde 0 (yüzde 1’in altında) ham ipek İngiltere’ye, yüzde 5 ham ipek İsviçre ve Avusturya ve Almanya’ya, yüzde 4 ham ipek Amerika’ya” ihraç ediliyordu. “Yüzde 14 kadar kozadan ise yüzde 5 Marsilya’ya ve yüzde 10 İtalya’ya” gönderiliyordu. Bu hesaba göre “tüccar ile fabrikacılar ve kozacılar için tahminen yüzde 8 veya 10 koza” kalıyordu.

    Bır Kılogram Koza, 14 Kuruşa Satılıyordu

    Kozaların satış fiyatı üreticiyi tatmin edecek seviyede gerçekleşiyordu. Bilhassa koza satış zamanı ile sonraki dönemde piyasa fiyatın arttığı görülüyordu. Bir başka ifadeyle günümüzde olduğu gibi mahsul toplandıktan sonra belli seviyede olan fiyat, zaman geçince ürün yokluğu talep fazlalığı sebebiyle artışa geçiyordu. 1892 yılı itibariyle mahsul ilk ortaya çıktığında “beher kıyye-i cedidesi için 12-14 kuruş” ödeniyordu. Yani kilogramı 12 ya da 14 kuruşu satılıyordu. Satış ağırlıkla Fransa’ya yapıldığı için kuruşun Fransız Frankı karşısındaki değeri de önemliydi. Buna “1 Fransız Altını 97 kuruş” değerindeydi. Ancak zaman geçip “taze koza satış mevsiminin nihayetine doğru piyasaların az veya çok malumat almalarına göre fiyatında evvelkine nispetle yüzde 20’den 30’a kadar artış görülüyordu.”

    Bursalı Gamafis’in 1893 yılı mahsul beklentisi daha yüksekti. Bunun sebebini ise şöyle aktarıyordu:

    “Bu sene yerli tohumlar pek mebzul olup geçen sene meydana gelen muvaffakıyet sebebiyle cinsin dahi pek a’la olduğu rivayet olunuyor. Bursa civarında rutubetli olan kış özellikle yeni dikilen dut fidanlarının gelişip serpilmesini kolaylaştırıp artıracağından yaprakların pek mebzul olmasının beklenmesi gerekir.”

    Gamafıs’ın Tahmını Doğru Çıktı, 1893 Mahsulü Zıyadesıyle Arttı

    Gerçekten Gamafis’in 1893 tahminleri doğru çıktı ve 1893’te koza üretiminde Bursa, İzmit ve Bandırma’da pek ziyade beklentilere uygun neticeler elde edildi. Dersaadet Ticaret Odası Gazetesi, bu konuda güvenilir kaynaklardan temin ettiği istatistikleri şöyle aktarıyordu: “1892 senesinde adı geçen mahallerde açılan yerli tohumlarının miktarı 103,449 ve ecnebi tohumlarının 12,108 ki ceman 115,554 onsa baliğ olmuş iken son senede yani 1893 zarfından açılan yerli tohumlar 105,413 ve ecnebi tohumlar 2,935 yani toplamı 108,348 onstan ibaret oldu. Bu hesapça 1893 senesi hasılatının nispeten 7,206 ons derecesinde noksan bulunduğu ortaya çıkarsa da 1893 senesi tohumları az olmakla beraber bunlardan 1893 senesine nispeten daha çok koza meydana gelmişti. Bu ise zikrolunan noksan kozaların eksilme değil bilakis tohumlar cinsinin ıslah olduğunu gösterir.”

    Bu görüşü ihracat rakamları da destekliyordu. Bursa, İzmit ve Bandırma’dan 1892 yılında 20,317 ons tohum ihracatı yapılırken, 1893’te yüzde 100 bir artış oranıyla ihraç olunan tohumlar miktarı 41,947 onsa ulaşmıştı.

    Gazete ihracatın maddi bedelini de hesaplayarak şu sonucu ulaşmıştı:

    “Bu 41,947 ons tohum ihracatından geçerli fiyatı altın olarak kırk kuruş üzerinden hesap edildiği halde 16,778 lira hasıl olur ki bundan Hazine ile beraber memleket dahilinde ipekçilik sanatıyla uğraşanların daha yararlanacağı açıktır.”

    Dersaadet Ticaret Odası Gazetesi, hem tohum ihracatındaki düşüşü, hem koza artışını, Duyûn-ı Umûmiye İdaresi’nin çalışmalarına bağlıyordu.

    Fransız İthalatçıların Beklentileri Karşılandı, Koza İhracatı 600 Bin Kıyyeye Dayandı

    Duyûn-ı Umûmiye öncülüğünde koza üretiminde elde edilen artış, Fransa’nın ipek ihtiyacının karşılanmasına ciddi katkı verdi. Lyon şehrinde yoğunlaşan ipek fabrikatörleri, ıslah edilip kalitesi yükseltilen Türk kozalarını kullanmaya başladılar. Hatta onların bu rağbetini Dersaadet Ticaret Odası Gazetesi, “Lyon’da bulunan fabrikatörler Memâlik-i Şâhâne harirlerini [Osmanlı Devleti ipeklerini] şimdiye kadar görülmemiş surette istimal etmeğe hazırlanmaktadır. Memâlik-i Şâhâne ipekçileri İtalya ipeğine muadil harir yetiştirerek Lyon piyasasında satışlarını fevkalade tezyid edecek olan işbu arzudan istifade etmelidirler.” cümleleriyle duyuruyordu.

    Bursa Ipeğının Kalıte Sorunu Gıderıldı, Ihracat Arttı

    Fransız ipek ithalatçıları, Osmanlı İmparatorluğu’nun Suriye-Lübnan hattında daha çok etkindi ve burada üretilen ham ipekleri de ağırlıkla kullanıyorlardı. Çünkü bu ipekler “ipekler inceliği ve pürüzsüzlüğü ile İtalya ipekleriyle rekabet etmekte ve hemen münhasıran Lyon’a sevk edilmekte” idi.

    Aslında Bursa ipekleri dahi Fransa’ya ziyade miktarda sevk olunuyordu, hatta sarfiyatı hemen Suriye ipeğinin sarfiyatına yakın bulunuyordu. Ama bir eksiği vardı. Suriye ipeği kadar pürüzsüz olmamasından dolayı pek ziyade kullanılmıyordu. Gazete sorun tespitini şöyle sürdürüyordu:

    “Tahminen iki seneden beri Bursa ipeğinin cinsi talebe tamamıyla muvafık surette ortaya çıkmamaya başlamış ve bu sebepten bazı fabrikalar tarafından istimali terk edilmişti.

    Harir cinsinin talebe muvafık olmaması kısmen kozaların cinsinden ileri gelmekte ise de daha doğrusu kozaların suret-i mükemmelede seçilememesinden ve ipek fabrikalarında nezaretin fikdanından münbais olmaktadır [kontrolün yokluğundan doğmaktaydı].”

    Bu sorunun ortadan kaldırılmasıyla Osmanlı Devleti’nden Fransa ipek kozası 400-600 bin kıyye-i cedideye oturmuştu. Seneler arasındaki fark ise talebin azalmasından ziyade arzın değişkenlik göstermesinden yani mahsulün çeşitli nedenlerden dolayı az ya da çok olmasından kaynaklanıyordu.

     

    Sene      Harir         Kilogram

    1886     391,975       95,142

    1887     460,470       93,402

    1888     395,612       65,576

    1889     539,384       110,653

    1890     498,346       55,322

    1891     596,416       92,089

     

    Bursa Kozalarının Tamamı Fransa’ya…

    Fransa’ya ihraç edilen kozlara, kuru kozaydı, yani hammadde şeklindeydi ve 4 kilogramından 1 kilogram ipek çıkarılıyordu. Bursa’dan Fransa’nın yanı sıra İtalya’ya da az miktarda koza ihraç ediliyordu. Ancak Bursa kozalarını neredeyse tamamen Fransa kapatmıştı.

    Gazeteye göre Fransa ve İtalya’ya ipek böceği ihracatını artırmak mümkündü. Yeter ki “Fransa ve İtalya’da bu nev sanayi ile iştigal edenler derecesinde terakki etsinler” idi. O zaman harir ihracatı “fevkalade tevessü” edecekti, yaygınlaşacaktı. Aslında geç kalınmış değildi, yeter ki, üreticiler aşağıdaki hususları uygulayabilsin:

    “1- Gayet halis cinsinden kozalar yetiştirerek ve tohumların cinslerini suret-i mükemmelede intihap ederek koza cinsinin ıslahı,

    2- İpek çekilecek kozaların gayet dikkatle seçilmesi,

    3- Kozaların fevkalade dikkatle harman edilmesi,

    4- İpeklerin pürüzsüz olması için gayet dikkatle çekilmesi.”

    Elbette, fabrikada kullanılan alet ve edevatın yenilenmesi de önemliydi.

    Şefik Memiş





Galeri

İstek, öneri, memnuniyet ve şikayetlerinizi belirtiniz.
Sektörel Sorun ve Çözüm Önerileri
Dijital Tarım Pazarı'na (DİTAP) nasıl üye olunur?


Tarım ve Orman Bakanlığı (Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı)/Kamu Spotu-2