Page 56 - Sayı-59 Eylül-Ekim 2022
P. 56
T
54 TİCARET VE HAYAT
KURUMLAR VE KURALLAR
Sisteminiz, kurum ve kurallarınız ne kadar doğru ve oturmuş
ise, o kadar beşerî zaaf ve başarısızlıktan etkilenmiyorsunuz.
Bu sayede değişen koşullar ve insan halleri gidişatı
etkilemiyor ve yürüyüş aksamıyor.
MÜRSEL SÖNMEZ Birey, toplum ve devlet için, varlığını idame ve daha teyen, tarihin oyun kurucularından olup kendi me-
iyi bir gelecek inşâsı ancak, köklü inançlar, düşün- deniyetine liderlik mecburiyeti bulunan bir ülke,
celer, kültür ve tüm bunlarla oluşan hedef sahibi gideceği güzergahı kendisi belirlemek; hayatın her
olmakla mümkündür. Yaşadığımız zamanın hızlı alanını kapsayan değer ve doğrular manzumesini
değişiminden ve bu değişimin insanların hayat algı oluşturmak zorundadır. “Kimlik buhranı”mız öz-
ve düşüncesini hallaç pamuğu gibi attığından dem güvenimizi sarsarken, geleceğe doğru yol açmayı
vuruyoruz. Siyasi ve iktisadi yapıp etmelerimiz ve bir yana bırakın, yol almayı bile zorlaştırmaktadır.
tutumlarımızın da, bu değişim içerisinde durağan Dünyanın ve hayatın hiçbir zaman sakin bir liman
olmayacağı/olamayacağı açık bir durumdur. O hal- dinginliğinde olmayacağı, olamayacağı gerçeğinden
de, bu sürece dair gerçekçi bir vaziyet almak gerek- hareketle, tarih içindeki yolculuğumuzun bu zor ev-
mektedir. “Hazır ol cenge eğer sulh-ü salah istersen” resinde bir yandan kimliğimiz ve yol yordamımıza
dendiği gibi, yol güzergâhımızı bilmemiz, hazırlığı- dair gayretler içinde olmak; diğer yandan yaşadığı-
mızı ona göre yapmamız gerekiyor. mız zamanın gereklerini aksatmaksızın yerine ge-
Sabit ve değişken değer ve doğrular vardır. Sabit doğ- tirmek zorundayız. Yani, şimdiyi ve geleceği elden
rularımız inanç ve değerlerimiz; değişken olanlar ise kaçırmamak. Hayatı bir kurtlar sofrası olarak gören
günün vaktin gereği olan bilgi, deneyim ve birikim- ve insan tanımından başlayarak kadim tüm değer
lerdir. Meşhur benzetme ile söylersek, değerler dün- yargılarını yıkmaya çalışan ve böylelikle insanlığı
yamız pergelin sabit ayağı, güncel gerekliliklerden kaostan kaosa sürükleyen “egemen dünya düzeni”ne
oluşan ilkeler de seyyar ayağıdır. Bizim biçimlendir- rağmen var olmak, ayakta ve hayatta olmak nazarî ve
mediğimiz ve oluşunda rengimizi taşımayan değer tatbikî gayretlerle mümkün olacak, süregidecektir.
ve doğrular üzerine kurulu bir dünyada yaşıyoruz. Bilim, sanat, siyaset ve kültürde; iktisat, sanayi ve
Tüm kuralları kendisinin kazanması için oluşturmuş teknolojide, ülke olarak; varlıklar, değerler oluştur-
Batı zihniyetinin ilerleme, sanayileşme, ileri tekno- mak zorundayız. Değerleri olanlar “değerli”dirler.
lojiler üretme, refah toplumu hatta demokrasi gibi Değer oluşturmak veya üretmek ise, ancak güncel
değer izafe edilen ve hedefleştirilen yol ve yordamlar koşuşturma ve karmaşa bulutundan kafamızı çıkar-
insanlığı ve bizi peşinden sürüklüyor. Bu kavram ve makla mümkündür. Elbette ve öncelikle ülkesi ül-
değerleri kendi kültürümüzden hareketle oluştura- küsü olan iradelere ihtiyaç vardır. Bunu sağlayacak
bilse ve bize özgü bir yol haritası çizebilse idik elbette olan ise başlangıçta zikrettiğimiz inanç ve kültürü-
sürüklenme değil yol alma durumunda olurduk. Ne müzdür. “Kim”liğimize güven ve sadakat gönen-
ki, özellikle de iktisadi alanda, kötü niyetli “öteki”- dirici gücümüzdür. İşte bu noktada sıkıntılar baş
nin kurallarına tabi olmak durumundayız. Mücade- göstermektedir. Ülkü, irade, güven ve sadakat ehli
le ya da yarışta, onların işine yarayan kurallar bizim olanların yolunu ne yazık ki açamıyoruz. “Emaneti
ayağımıza pranga oluyor. Kurallar kurumlarla vücut ehline vermek” gibi baş düsturumuzu çoğu zaman
bulurlar. Şahsî uygulamalar hiçbir doğru için garanti ihmal ediyor ve bu yüzden da almamız gereken yolu
olamaz, kalıcılık bulamazlar.
alamıyoruz, varmamız gereken yere ulaşmamız da
Türkiye gibi her zaman Türkiye olarak kalmak is- gecikiyor. Burada ise karşımıza “sistem, kurumlar ve