Page 56 - borsaaktuel-71-k
P. 56
56 TİCARET VE HAYAT
İYİ, YARARLI VE ISLAH
Kolektif akıl ve oluşturacağı kolektif bilinç gerekeni
yaptığında gelecek ya da “bekâ” güvence altına
alınabilecektir. Eskimeyi, pörsümeyi, yıpranmayı, tıkanmayı
ancak kendimizi “ıslah” ederek “yeni güzel”e çevirebileceğiz.
MÜRSEL SÖNMEZ
Toplumlar ve kurumlar da tıpkı bireyler gibi yaşadık- söylemlerle gerçekleşmekte idi. Ülkeyi ya da dünyayı
ları süreçlerden bir şeyler kaybederek ve kazanarak şu veya bu şekle sokmakla en iyi ve güzele ulaşılacağı
geçerler. Tecrübe -şimdilerde deneyim deniyor- an- savunuluyordu ve hedefler de çoğunlukla somuttu.
cak yaşanarak kazanılabilen bir şey ama yaşanılarak Bugün ise; sınırları, ölçüleri ve hedefleri belli olma-
kaybedilenler de var. Yorulmak, yıpranmak, sıradan- yan, hızına yetişilemeyen, söylem ve eylemi bulanık
laşmak vb. kaybedilenler kaleminden sayılabilir. Bi- bir zemindeyiz. Birileri dünyaya nizâmat veriyor
reylerin bedenen olmasa da ruhen kendilerini canlı ama vermiyormuş gibi, doğal akış gibi sunuyor.
tutmaları, hayata yüz çevirmeden gelinen noktanın Güçlü ülkeler ve onların kıtalararası kültür(!)leri
gereğini yerine getirerek mutlu olmaları mümkün. tüm sınırları aşıyor. Belirsizlikle eleştiri ve karşı ko-
Bu ise güçlü bir irade gerektiriyor. Devlet vb. ku- yuş çabalarını bertaraf eden bu akım ya da akış ege-
rumların durumu ise farklı. Çünkü, “Her zaman men güçlerin siyasi ve iktisadi olarak işlerine geliyor.
on sekiz yaşında” olmayı sağlayacak imkan ve güce Geriye kalanlar ise -çok güçlü inanç, tarih ve kültür
sahiptirler. Bu güç, kolektif bir yapıya sahip olma- birikime sahip olanlar müstesna- sıcak suya atılmış
larından kaynaklanır. Yorulmayan bir dikkat ve hep buz parçaları gibi erimeye yüz tutuyor. Devletler ve
işleyen bir akıl bu kolektif işleyişin avantajıdır. kurumlar varlığını sürdürüyorlar elbette ama insan-
Değişen hayat ve dünya yeni durumlara karşı konum lar bu erimenin içerisinde yitip gidiyor.
almayı gerekli kılar. Bunu yaşadığımız son birkaç on Zorluk dönemlerinde akla gelmesi gereken ilk şey,
yılda gördük ve görmekteyiz. Teknolojinin peşinden dış şartları ve gelinen noktayı yorumlarken ken-
sürüklediği insanlığı yine teknolojinin beraberin- dinden başlayarak yapılan bir sorgulama, eskilerin
de gelen kültür yönlendirmekte, bundan kurumlar tabiriyle bir “nefis muhasebesi”, bir özeleştiridir.
da nasibini almaktadırlar. Somut gerçekliğin sanal İçtenlikli bir özeleştiri süreci zor koşulları aşmada
gerçekliğe boyun eğmekte olduğu bir süreci doğru ilk adımlardandır. “Yeni çirkin” nasıl olmuş da gelip
yorumlayıp gerekeni yapmayanlar, akışta sürüklen- güzelliğin tahtına oturmuştur? Bu sorgulanınca ya-
mekten kurtulamayacaklardır. Sınır tanımayan ve pılacak şeyler de belirginleşecektir. “Devlet ya da ku-
insandaki gerçeklik algısını yok eden bu fırtınada ai- rum olarak neyi hatalı veya eksik yaptık da bu kale
diyetler ve mensubiyetler yok olmaya yüz tutarken, surumuz yıkıldı, yıkılma tehlikesinde” diye sormak,
bir ülke ya da vatan olmak, hatta devlet olmak nasıl cevapları getirecek, çözüme götürecektir. Kolektif
bir anlam taşıyacaktır? Fiziksel ve kültürel sınırların yapıların ortak aklı, güncelin pençesine düşmeden
flûlaştığı bir süreçte “ben” ya da “biz” nasıl varlığını
ve gerçeğin gözlerinin içine bakmaktan korkmaya-
muhafaza edebilir? Üzerinde düşünülmesi gereken, rak olan biteni görmeli, eksiklerimizi önümüze koy-
“ortak akıl”ın mesai sarf etmesi gereken güncel ve malıdır. Kolektif akıl ve oluşturacağı kolektif bilinç
acil bir sorundur bu. “Yeni çirkine mahkûm / Eskisi gerekeni yaptığında gelecek ya da “bekâ” güvence al-
güzellerin” ama güzellerin eskisinin eksisi yeni çirki- tına alınabilecektir. Eskimeyi, pörsümeyi, yıpranma-
nin davetiyesi olmamış mıdır?
yı, tıkanmayı ancak kendimizi “ıslah” ederek “yeni
Yakın tarihin ideolojik zıtlık ve çatışmaları toptancı güzel”e çevirebileceğiz.