Page 63 - Sayı-53 Eylül Ekim 2021
P. 63
EYLÜL-EKİM’21 6161
EYLÜL-EKİM’21
iki tablOma mOdel Olan usta Sergi
günlerinden
Şimdi de iki eserime model olan bir köşker usta-
sından bahsedelim. Gaziantep’te Kalealtı civarında birinde gençten
Yüzükçü Han’ın yakınındayım. Burası, taş yapıla- bir adam yanıma
rıyla ve içlerindeki malların çeşidiyle dikkat çeken, yaklaşarak
kentin en eski iş yerlerinin bulunduğu bir yer. Ha- “Üstat,” dedi
liyle trafiği de oldukça yoğun. Civar kasabalardan “Siz benim
ve köylerden gelenler temel ihtiyaçlarını bu dük- babamın resmini
kanlardan alırlar. Getirdikleri malları da buralarda
satarlar. yapmışsınız,
ama adını yanlış
1992 yılı… Aylardan Temmuz. Öğlen sıcağı şehri yazmışsınız…”
kasıp kavuruyor. Arabayla bu trafiğin içindeyim.
Kaldırımda gözüme bir köşker takıldı. Tipi, giysisi, mini çekmediğimi anlatmaya çalıştım. Bulundu-
renkleri, oturuşu ve duruşuyla tablo gibi bir şeydi. ğum yerden uzaklaştım. Neyse ki istediğim görün-
Yolun aşırı sıkışıklığından durup bakamadım. Film tüleri yakalayıp çekmiştim.
karesi gibi gözümün önünden geçip gitmişti. Gi-
derken de bana “benim resmimi yap” diyordu. Bazı babamın FOtOĞraFını yapmışsın
objelerin bana “benim resmimi yap” dediklerini Fotoğrafını dahi çekilmesini istemeyen köşker am-
duyar gibi olurum. O gece sabaha kadar o köşke- cadan üç yıl sonra “Köşker Memik-1995” ve “Köş-
rin resmiyle uğraştım durdum. Tan yeri ağarırken ker-1995” adlarıyla iki resim yaptım. 1996’da ise
kalktım giyindim. Fotoğraf makinemi alıp kendimi İstanbul’da bir sergi açtım. Daha sonra aynı sergiyi
sokağa attım. Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin davetlisi olarak
Gaziantep’e taşıdım.
önce FOtOĞraFlarını çektim
Sergi günlerinden birinde gençten bir adam yanıma
Koşar adımlarla Kalealtı’na geldim. Köşkerin tezga- yaklaşarak “Üstat,” dedi “Siz benim babamın res-
hının kurduğu kaldırımın karşısına geçtim. Bulun- mini yapmışsınız, ama adını yanlış yazmışsınız…”
duğum yerde ciğer kebapçısı vardı ve o da dükka- Bu kişi meğer köşker Ahmet ustanın oğluymuş.
nını yeni açıyordu. Selam verdim, dükkanının bir Sergiye de tesadüfen gelmiş. Ben ona babasıyla
köşesine oturup köşker amcanın fotoğrafını çekece- aramızda geçenleri anlattım. Tablolarımın isimleri-
ğimi söyledim. “Buyur çekebilirsin. Yalnız o ihtiyar, ni de gelişigüzel yazdığımı söyledim. Genç adama
fotoğrafının çekilmesinden hoşlanmaz, dikkat et babasının resminin olduğu serginin kitapçığından
seni görmesin” diye beni uyardı.
verdim gitti. Ahmet amca resmini görünce çok şa-
Fotoğraf makineme telemet- şırmış. Bir gün oğlu sergiye
reyi taktım. Onun tezgahına yine geldi. Meğer babası ona
doğru netlik ayarını yapıp sıkı sıkı tembih etmiş. “Ben
gelmesini bekledim. Çok o insana yanlış yaptım. Git
geçmeden geldi, iş önlüğünü gönlünü al ” demiş. Oğlunun
giydi, sandığını açıp örsünü, davetini kıramayıp kabul et-
çekicini ve diğer aletlerini miştim. Daha sonra aramız-
yerli yerine koyup kürsüsüne da güzel bir dostluk oluştu.
oturdu. Ben de makinemim Gaziantep’e her gidişimde
deklanşörüne durmadan bası- köşker amcanın yanına uğru-
yorum. Mizansen yapsam bu yordum. Son gidişimde onu
kadar güzel görüntü yakalaya- göremedim. Ne tezgahı ne de
mazdım. Bir ara bana baktığı- kendisi vardı. Onun kaldırım-
nı farkettim. İşaret parmağını daki yerine yandaki restorana
sallayarak beni uyarıyordu. kebap yemeye gelenlerin dört
Ben omzumu kaldırarak res- çeker lüks cipleri park etmişti.