Page 35 - ISTIB Dergi Mayıs - Haziran 2023 Sayı 14
P. 35
MAYIS-HAZİRAN 35
nedenle, Türkiye’nin sadece ‘temiz ve yeşil ihracat’ ham- çok taraflılığın geleceği’ başlıklı çalışması, küresel ticaret
lesine değil; aynı zamanda, ihraç ettiği ürünlerin ve hiz- ve küresel ticaret zincirindeki kırılmaların, sermaye akış-
metlerin katma değerini katlayacak bir üretim teknolojisi larındaki dalgalanmaların, küresel ve bölgesel krizlerden
dönüşümüne de yoğunlaşması gerekmekte. Türkiye’nin kaynaklanan göç sorununun ve dijital dönüşümün baş
son dönemde altına imza attığı savunma sanayindeki kü- döndürücü etkileri ile ülkeler ve bölgeler arasındaki tek-
resel ölçekte ses getiren projeler ve ihracat edilen savunma nolojik açılmanın çok taraflı sistemi nasıl zorladığını ve
sanayi ve güvenlik sektörü ürünleri, yerli ve milli otomo- çok taraflı sistemin nasıl korunabileceğini analiz ediyor.
bil projesi, turizm ve ağırlama endüstrisinde ilk 5 ülke Jeoekonomi kavramını popüler hale getiren iki kritik olay
arasında yer alma mücadelemiz, sağlık sektörünün yanı ise, yazılarımızda ‘iki siyah kuğu’ olarak söz ettiğimiz ‘Ko-
sıra, yüksek öğretimdeki hamleler, Türkiye’nin kg başı- vid- 19’ küresel virüs salgını ile Rusya-Ukrayna Savaşı.
na ihracat hacmini arttıracak adımlar olarak öne çıkıyor. Modern tarih açısından küresel ekonomi-politik sistemi
Bunun yanı sıra, ar-ge ve inovasyon alanında yürütülen derinden sarsan sonuçlara sebep olan bu iki olay, küresel
özel girişim projeleri, makine endüstrisinden gemi imala- sistemdeki zafiyetlerin kimi ülkeler tarafından bir diğerine
tına, metal endüstrisinden ulaştırma endüstrisi araçlarına, ‘silah’ olarak kullanılmasını gündeme getirdi. Ülkeler, ‘Ko-
madencilik endüstrisinden gıda sektörüne daha yüksek vid-19’da önce kendi toplumlarını sağlık açısından, küresel
katma değerli ürünlere imza atmamız anlamına geliyor. bir virüs salgınından koruyamayacak bir zafiyetin içerisin-
Avrupa’nın karşı karşıya kaldığı kuraklık sorunu, Rus- de buldular. ‘Kovid-19’a karşı aşıya, maskeye, dezenfekta-
ya-Ukrayna Savaşı’ndan kaynaklanan ana ve artçı şoklar, na, hatta sarf malzemeye ulaşma zafiyeti dahi yaşandı. Kimi
Avrupa’nın tarım ve gıda tedariğinde Türkiye’ye yönelme ülkeler başka ülkelere sevk edilen, onun hakkı olan tıbbi
arayışlarını yoğunlaştırmakta. Bu nedenle, tarım ve gıda malzemelere el koydular. Kimi ülkelerin ise, küresel virüs
ürünleri ihracatında da yeni rekorlara imza atmaktayız. salgını ile mücadele görüntüsü altında, uyguladıkları ka-
İşte tam da bu noktada, tarım ve gıda sektörü ürünlerinde rantina ve kısıtlama tedbirleri ile, aslında küresel tedarik
de daha yüksek katma değerli, daha fazla işlenmiş ürünlere zincirinde bilinçli olarak zafiyet oluşturdukları iddia edildi.
yönelik hamleler, Türkiye’nin tarım ve gıda endüstrisinden İmalat sanayinin neredeyse tüm sektörlerinde dünya ge-
elde ettiği ihracat hacmini iki katına çıkaracaktır. Kaldı ki, nelinde, hammaddeye, ara mamullere, komponentlere
Türkiye’nin tarım ve gıda endüstrisinde yüksek kalitede iş- ulaşmakta büyük zorluklar yaşandı. Bugün bu süreç, içeri-
lenmiş, yüksek katma değerli ürün ihracatındaki başarıları sinde nadir metalleri, nadir toprak elementlerini de alacak
sadece Avrupa’nın değil, yeni orta sınıfın yükselişine şahit bir kapsama ulaşmış durumda. Küresel sistem açısından
olunan Asya ekonomilerinin de ilgisini çekmekte. Jeopo- en öncelikli risk olan küresel iklim kriziyle baş edebilmek
litik gelişmelerin tarım ve gıda ürünlerine yönelik küresel adına verilen ‘temiz ve yeşil enerji’ dönüşümü, dijitalleş-
tedarik sistemi kırılganlıklarını tetiklediği bir dünyada, me dönüşümüne yönelik nadir metaller, nadir toprak
Türkiye’nin tarıma elverişli topraklarını etkin değerlendir- elementleri tedariği, bugün adeta ‘silaha dönüştürülmüş’
mesi, etkin su yönetimi Türkiye’nin elini güçlendirecektir. bir gerginlik alanı olarak en kritik tartışma konularından “Önümüzdeki
Önümüzdeki dönemin jeopolitik gerginliklerin devamı- birisi. ABD’nin ‘jeoekonomik parçalanma’ riskini berta- dönemin
na işaret ettiği bir konjonktürde, Türkiye gibi ‘güvenilir raf etmek adına, 13 ülke ve teşkilatı kapsayan bir ‘Küresel jeopolitik
liman’ tedarikçi bir ülkenin, Avrupa, Asya ve Afrika’nın Mineral Güvenliği Platformu’ oluşturma gayretleri de, bu
tarım-gıda, imalat sanayi, enerji gibi ürünler bazında; tu- riskleri bertaraf etmeyi hedefliyor. Ancak, iki siyah kuğu- gerginliklerin
rizm, ağırlama endüstrisi, sağlık endüstrisi, yüksek öğretim nun sebep olduğu gıda arz güvenliği ve enerji arz güvenli- devamına
alanı gibi hizmetler sektörü alanında cazibesini yükseltme- ğine yönelik riskler ve zafiyetler de, bugün yine ülkeler ara-
si, Türkiye’yi hiç şüphesiz 300 milyar dolardan 600 milyar sında ‘jeoekonomik parçalanma’ odaklı bir ‘silahlaştırma’ işaret ettiği bir
dolarlık bir ihracat hacmine taşıyacaktır. Küresel ticaretin sürecine dönüştürülecek mi; uluslararası teşkilatlarda tüm konjonktürde,
karşı karşıya olduğu meydan okumalara baktığımızda, bu başlıklar önemli bir endişe konusu olarak ele alınmakta.
jeopolitik tehditler, küresel emtia fiyatlarındaki yüksek Bu nedenle, küresel ekonomi-politik sistemin istikrarı Türkiye gibi
dalgalanmalar, kimi ülkelerce önceliklendiren ve ‘serbest adına, uluslararası ekonomik sistemdeki bu tür zafiyetle- ‘güvenilir
ve adil küresel ticareti’i tehdit eden ‘devlet kapitalizmi’ rin ülkelerin birbirlerine karşı ‘silah’ olarak kullanacakları
odaklı yaklaşımlar, bir sonraki yazımızın konusu olacak bir tehdit mekanizmasına dönüşmemesi, Birleşmiş Mil- liman’ tedarikçi
‘jeoekonomi’, yani küresel ekonomideki zafiyetlerin ‘si- letler, bağlı kuruluşlar, IMF, Dünya Bankası, OECD ve bir ülkenin,
lah’a dönüştürülmesine yönelik eğilimler, dünyanın önde Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası teşkilatlara önem-
gelen ekonomilerinin, önde gelen ülkelerin başkentlerinin li sorumluluklar yüklemekte. Bunun yanı sıra, dünyanın birçok sektörde
tümünün gündeminde yer almakta. Türkiye, küresel teda- önde gelen ekonomileri açısından ‘jeoekonomik parça- cazibesini
rik zincirindeki ‘güvenilir liman’ ülke konumunu perçin- lanma’ riski, aynı zamanda savunma, tarım, gıda, enerji,
leyecek adımları, ‘sürdürülebilir ihracat’a dayalı büyüme nadir toprak elementleri, dijital teknolojiler ve sağlık gibi yükseltmesi,
ve kalkınma hamlesini önceliklendirmeye devam edecek. stratejik alanlarda ‘kendine yetebilme becerisi’ni güçlen-
dirme arayışlarını da hızlandıracaktır. Jeopolitik gergin- Türkiye’yi hiç
‘JEOEKONOMİ’: EKONOMİK ZAFİYETLERİN liklerin sebep olduğu belirsizlikler ortada iken, ekonomik şüphesiz 300
‘SİLAHLAŞTIRILMASI’ zafiyetlerin ‘silah’a dönüştürülmesinin engellenememesi, milyar dolardan
aynı zamanda küresel çok taraflı sisteme duyulan güve-
Uluslararası teşkilatların gündeminde her gün farklı bir nin sürekli test edilmesi, söz konusu güvenin sarsılması 600 milyar
kavramın, küresel ekonomi-politik sistemi etkileyen gibi bir riski de beraberinde getirecektir. Bu nedenle, çok
yönleriyle, masaya yatırıldığına şahit oluyoruz. Nisan taraflı sistemi temsil eden teşkilatların daha fazla işbirliği dolarlık bir
ayının tümünde gündemde olan kavramı ise, ‘jeokono- platformları oluşturarak, yer altı ve yer üstü zenginlikleri- ihracat hacmine
mi’ idi. Uluslararası Para Fonu (IMF) uzmanlarının 15 nin, küresel üretim ve finans imkanlarının adil paylaşımı
Ocak 2023’de yayınlanan ‘Jeoekonomik parçalanma ve konusunda çabalarını hızlandırmaları gerekiyor. taşıyacaktır.”