Page 54 - Sayı-64 Temmuz - Ağustos 2023
P. 54

T
           54                     TİCARET VE HAYAT



                                YALNIZ DEĞİLSİN, BİR GÖREBİLSEN








                                İnsan selamlarla merhabalarla yanaşmalı insan kardeşine,

                                her şeye rağmen güven var olmalı, selamlar, merhabalar,

                                günaydınlar, iyi gün dilekleri havada uçuşmalı.





           MÜRSEL SÖNMEZ        İstanbul’un nüfusuna dair çeşitli rivayetler var. On  Çantalar boyundan çapraz asılı, toplu taşıma araç-
                                beş milyondan yirmi milyona kadar bir nüfustan söz  larında kimse kimsenin yanına oturmak istemiyor,
                                ediliyor. Milyonlarca insan yaşıyor yani bu şehirde.  mecburiyet dışında. Belki abartıyorum ama bakışlar
                                Yeni küresel yaşam tarzı ile atomize olan insanlık,  turist bakışları gibi. Kimsenin kimseyi tanımadığı ya
                                kalabalıklar içinde yalnızlığı yaşıyor. Geçmişte az  da tanıyamadığı bu ortamda ve gittikçe artan kuşku
                                sayıda insanın farklı ruh halleri ile yaşadıkları kala-  ve korku duygusunun estirdiği rüzgarda başka türlü
                                balıktaki yalnızlık şimdi çoğu insan için bir kader  davranılmasının  zorluğunu kabul etmemek  müm-
                                olmaya başladı. Teknolojik aygıtlarla kazanılan za-  kün değil.  Yine de insan selamlarla merhabalarla
                                mandan söz ediliyor ama aksi daha doğru gibi. Bun-  yanaşmalı insan kardeşine, her şeye rağmen güven
                                ca hız ve iletişim imkanına rağmen vakitler daralı-  var olmalı, selamlar, merhabalar, günaydınlar, iyi
                                yor. Vaktin daralması da insan ilişkilerini etkileyerek  gün dilekleri havada uçuşmalı. Şehrin yoğun kala-
                                yalnızlaşmanın, kopuşların yolunu açıyor. Sonuçta  balığını, keskin akışını, şehircilik açısından daha
                                on onbeş milyon değil, on onbeş kişi bile kalmıyor.   insani bir zihniyet noktasından hareketle düzenleye-
                                                                          rek yumuşatılabilir. Bu, bireylerin devleti ve onların
                                Elbette birbirine dokunan hayatlar, hayatın doğası   kurumlarını zorlayarak yaptırtabilecekleri işler kale-
                                gereği kurulan ilişkiler var ama bizim kastettiğimiz   mindendir. Genel uygulamalar, insanları yaklaştırıcı
                                yalnızlık,  dokunmak,  teğet  geçmekten  öte  sıcak   üst planlar devletin yapması gerekenlerdir.
                                insan ilişkilerinin olmayışı, ya da azalması. Dünya
                                üzerinde kurulu olan hayat oyununun başoyuncusu   Bu kopuşa, yalnızlaşmaya karşı sonuç getirici esas
                                olan insan, birbiri için hem dert, hem de hemdert ve   yöntem ise, insanlarda oluşturulması, olması gere-
                                şifa. Çeşitli sosyal yapılar, guruplar, bu guruplaşma-  ken insan sevgisi odaklı bir bakıştır. Devletten ve
                                ları da yer yer birbiri içine alan üst oluşumlar insan-  resmiyetten azade olarak, insanlara söz söyleme ko-
                                ları bir araya getiriyorlar. Kültürel, siyasal, dinsel ya   numunda bulunan ve insanın yalnızlaşmasının onu
                                da başka mutabık kalınan ilgi alanlarında temerküz   yıpratacağı hatta ciddi sıkıntılara sokacağına inanan
                                etmeler insandan insana açılan bir kapı niteliği taşı-  kültür adamlarına gereksinim vardır. “Yaşama zev-
                                yorlar. Geçmiş zamanlara göre imkanlar daha geniş.   kini bırakıp yaşatma aşkına koşan” insanlara çok iş
                                Mekanlar oluşturulabiliyor, iletişim ise malum oldu-  düşmektedir. İnsanın öz doğasına yakın olması, hem
                                ğu üzere belki haddinden de fazla. Ancak, tüm bun-  kendisi hem de başta hemcinsleri olmak üzere deniz-
                                                                          den göğe ağaçtan çiçeğe bir “ulu nazar”la mümkün-
                                lara rağmen kendi kendine konuşan, izbelere köşele-
                                re çekilen insan sayısı artmaya devam ediyor. Belki   dür. Yunus Emre’nin “Benim bir karıncaya ulu naza-
                                bölünmüş  kişilik  göstergeleri  olarak  da  görülebilir   rım vardır” dediği gibi, evet karıncaya bile ulu nazar.
                                bu durumlar. Eğer böyle ise, bırakın dışımızdakilerle  Sevginin, merhametin, barışın, dayanışma ve pay-
                                sıcak ve yakın teması, kendimizden bile uzaklaşıyo-  laşmanın egemen olduğu şehirler büyüktür. İnsan
                                ruz demektir. Çare aranılan lokalizasyonlar da çare  niteliğinin nicelik görüntüsünü aştığı mekanlardır
                                olamıyor  demek  ki,  merhum  Cahit  Zarifoğlu’nun  o şehirler. Yüksek ahlak ve karakterli, yüksek sevgi
                                “Ah şu yalnızlık / Kemik gibi / Ne yanına dönsen  ritimli gönüller yükseltir şehri, yüksek binalar değil.
                                batar” diyerek betimlediği yalnızlığa.    Yüksek ve gösterişli binaların arasından insanı daha
   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59