Page 50 - borsaaktuel-68-k
P. 50
50
50 İKTİSAT TARİHİ
Ziraat Gazetesi, yor mu? İş öyle değil köylülerimiz hiçbir vakitte öyle
işi öğrenmeden cesim emlak idarelerine girişmemişler ve girişmeye
tüm varlığın kıyam etseler bile o serveti nereden bulacaklar? Bun-
lar ise yalnız üç beş parça tarlalarını kendileri ekip
riske edilmesine biçmekle ve sağmanlarına kendileri bakmakla nân u
de şiddetle karşı nemeklerini [ekmek ve tuzlarını] tedarik ediyorlar. Biz
çıkıyordu: “Ha- ise bu işleri el adamlarına yanaşmalara gördüreceğiz.”
yır, hayır, diğer “SEBEP: NE ETMEKLİĞİMİZ LAZIM GELDİĞİNİ BİLMİYORUZ”
işlerde olduğu
gibi bu işte dahi Gazete nasihatinin devamında bir başka nedenin altını
daha çizerek, 1880’li yıllardaki Türk köyleri incelendi-
saban toprak ne ğinde bu konuda bilgisizliğin had safhada olduğuna,
demek olduğu- hiçbir köyün sığırı 100 iken bine çıkaramadığına işa-
nu anlamadıkça ret ediyordu. Çünkü hastalık karşısında ne yapılacağı,
öyle büyük işlere hayvanların nasıl besleneceği bulaşıcı hastalıklara karşı
girişilemez.” hemen alınması gereken tedbirleri kimse bilmiyordu.
Gazete bu hususu üç cümlede şöyle özetliyordu:
“Maahaza bir istatistik yapmamız lazım gelse hangi
köyümüzde bundan on sene evvel yüz baş kara sığır
mevcut iken şimdi bin baş olduğunu bulabiliriz.
“Ashab-ı servetten bulunan gençlere acizane bir nasihat” Buna sebep nedir? Bir hayvan birdenbire bir hastalığa
başlıklı yazının devamı tutulduğu halde mümkün mertebe ne etmekliğimiz
lazım geleceğini ve hayvan üretilmesini, beslemesini
Ziraat Gazetesi bu iyi işleri yapmanın daha iyi geliş- bilmemekliğimizdir. Bahusus ilel-i sariye [bulaşıcı
meleri tetikleyeceğini şöyle aktarıyordu: hastalıkların] ne demek olduğunu hâlâ bilmeyerek,
“O tarlamız bu hayvanların [inek, koyun ve keçilerin] hasta olan bir hayvanımızı derhal sairlerinden ayrı bir
gübresiyle öyle bir mahsuldar olur ki sair vâsi [geniş] ahıra almak lazım geleceğini anlamamaklığımızdır.”
tarlaya ekeceğimiz yüz kile hububattan ziyade mahsul
alınıp ve bu mahsulat sayesinde çok hayvanlar besle- “SOYLUMUZ VE ZENGİNİMİZ
meye de heves gelir. Hele insan mevcut servetinden YOKSUL KÖYLÜMÜZE ÖRNEK OLMALI”
fazla olarak say ve ameli ve güzel yönetimi sayesinde Peki çare neydi? Tarım Türkiye’de de Avrupa ülkele-
bir ticaret edip o para ile de evvelce almış olduğu o kü- rinde olduğu gibi nasıl ilerleyecekti? Çare soyluların,
çük tarla ve mülkünü biraz daha genişletmeye kalkı- zenginlerin bu işe el atmasındaydı:
şırsa ne güzel olur ve kalbe ne şaşırtıcı bir sürur gelir.”
“Hasılı üçüncü numaralı gazetemizde beyan ettiğimiz
veçhile Avrupa’da olduğu gibi bizde dahi ziraatın te-
“BİRDEN BİRE BÜYÜK TARIM İŞLERİNE GİRİŞMEYİN” rakkisine, hayvanların ıslahına en evvel zadegânımızın,
ağniyamızın başlaması lazım gelir. Çünkü köylü fuka-
Gazete merdivenin basamakların hakkının verilerek
çıkılmasını savunuyor, bu nedenle tarım ve hayvan- ramızın öyle işlere vakitlerinin, nakitlerinin tahammü-
cılıkta parayı görüp azdan çoğalmak yerine birden lü yoktur. Zenginlerimizi bu gibi faydası umuma raci
bire en büyük araziyi alıp işe başlamak isteyenleri, olan böyle mukaddes meşguliyetlere sarf-ı zihin edip
ilerleme izlerini ortaya koyarlarsa, köylü fukarasına bu
asla böyle yapmamaları konusunda uyarıyordu:
tecrübelerde hasıl olan netice-i ilmi hazırlanmış olur.
“Ama denebilir ki benim servetim ziyade olduğundan Emlakimiz civarında bulunan köylülerimiz hiç olmaz
niçin bir cesim çiftlik almayıp da öyle birkaç dönüm ise ineklerini bizim boğalarımıza katmakla, onlar da az
arazinin ıslahıyla ve sonra da genişletmesiyle uğraşıp çok cins-i a’lâ [en iyi cins] damızlıklar tutmuş olur. Ve
durayım. Hayır, hayır, diğer işlerde olduğu gibi bu işte onlardan bir boğa tedarik veya cins-i a’lâ inek almaya
dahi saban toprak ne demek olduğunu anlamadıkça iktidarı olanlar dahi yabancı ülkelerden gelen hayvan-
öyle büyük işlere girişilemez. Ey pek a’lâ şimdiye kadar lardan almayıp hazır memleket içinde cinsi ıslah olun-
köylülerimiz çiftçilikle hayvan beslemekle de geçinmi- muş ve tecrübe edilmiş cinslerden almış olurlar.”