Page 62 - borsaaktuel-75-k
P. 62
62
62 GIDA GEZEGENİ
1930’DA İSTİB’E GÖRE,
TÜRKİYE NASIL SANAYİLEŞMELİ?
İstanbul Ticaret Borsası hakkında, kurulduğu 1924 bir biçimde yer verirdi. Bugünden farklı olarak, yer
yılından itibaren gazetelerde çeşitli haberler yayınla- verilen görüşler, Borsa Başkanına değil Umumi Ka-
nırdı. Özellikle o yılların gazetelerinin şehir dışına tip yani Genel Sekretere ait olurdu. Yine dönemin
dağıtımı zor olduğundan yerel haberlere daha fazla gazetelerinin içerik geliştirme yöntemlerinden olan
anketler ve belirli konularda birçok kişi ve kuruma
yer verilirdi. Bu nedenle İstanbul’da yayınlanan ga-
yöneltilen sorular, günlerce gazetelerin sütunlarını
zeteler Borsanın açıkladığı günlük gıda fiyatlarına
İSMAİL ŞEN da güncel konulardaki değerlendirmelere de ayrıntılı işgal ederdi.
1929 Büyük Ekonomik Buhranı, tüm dünya gibi
Türkiye’yi de etkilemiş ve ekonomik konular gaze-
telerde daha çok yer bulmaya başlamıştı. 1930 yılı
Ocak ayında Alman bankacı Karl Müller’in Tür-
kiye’de Merkez Bankası kurulmasına katkısı olacak
raporu gündeme gelmiş ve bu konu gazetelerde
tartışılmaya başlamıştı. Başbakan İsmet İnönü’nün
kabinesi tarafından hazırlanan 21 Mayıs 1930 tarihli
program, devletçiliğin uygulanacağını açıkça göste-
riyordu.
İşte bu tartışmaların hararetle sürdüğü günlerde Son
Posta gazetesi “Sanayi mi, Ziraat mı?” sorusunu
toplumun önemli aktörlerine sorup, cevapları yayın-
lamaya başlar… “Memleketimize lazım olan ziraat
mı, sanayi midir? Son hadiselerin ortaya attığı bu
fikir etrafından mütehassıs zevat ile görüştük”
cümlesiyle başlayan ve “mütehassıs zevat” görüşle-
rine yer verilen yazı dizisinin iki günü de İstanbul
Ticaret Borsasının Genel Sekreteri Nizamettin Âli
Bey’e ayrılmış.
“Zahire Borsası Umumî Kâtibinin Fikirleri” baş-
lığıyla 22 Ağustos 1930 tarihli Son Posta gazetesi-
nin ilk sayfasında Nizamettin Bey’in şu görüşlerine
yer verilmiş. Nizamettin Bey’in söylediklerini biraz
sadeleştirerek aktarıyorum:
“- Bize sanayi mi ziraat mı lazımdır?
‘Modern’ memleketlerde hem sanayi, hem de ziraat la-
zımdır. Ziraat ham maddeleri üretir, sanayi ise o ham
maddelerden mamul madde yapar. Hiçbir memleket
düşünülemez ki milli sanayiyi gerekli görmesin. Ve gene
1930’lu yıllarda Giresun’da kutlanan Fındık Bayramından bir görüntü. hiçbir memleket yoktur ki ziraatını tamamıyla bitir-