Page 48 - Borsa Aktüel Sayı 47
P. 48

TİCARET VE HAYAT






                                         “Gün olur devran döner”








                       Dünyada ve bizde geleceğe dair öngörüler, tartışılıyor. Siyasal, iktisadi, kültürel
                        vd. alanların alacağı yeni şekiller tartışılıyor. Bazen abartılar, korku ve evham-

                          larla gündem karartılıyor; bazen de dünyayı kendi malı gibi gören ve pro-
                         paganda araçlarına sahip olanların açık tehditlerine muhatap oluyoruz. Fiili/

                        askeri varlık gösterdiğimiz her nokta yedi değil yetmiş yedi düvel tarafından
                                 tarassut altında ve ikiyüzlülükleri düşmanlıklarını örtmüyor.














             Gündelik koşuşturma ve telaş, çoğunlukla, za-        MÜRSEL          seansı yaşanıyor. Kimlik, aidiyet ve mensu-
             man ve mekan olarak geniş açılı bakmamıza            SÖNMEZ          biyetin yok edilmeye ve insanın güdülene-
             mani oluyor. Düşünce ve hayal de kanatlarını                         bilir basit bir mikroorganizmaya evrilmeye
             indirmişse, iş daha da kötüleşiyor. Bu durum,                        çalışıldığı bir düzlemde bizi kurtaracak bir
             hem bireyler hem de toplumlar için aynı. na-                         ruh yordamına ihtiyaç var. Milleti içine alan
             sıl  insan  maddi  varlığının  kapsadığı  alandan                    ve  milletin  de  aşk  haline  getirip  sinesine
             ibaret  değilse,  toplumlar  da  öyledir.  Hele  bu                  sardığı  bir  “ülkü”  hem  geleceğin,  hem  de
             toplum  “millet”  olma  özelliğine  ve  bilincine                    milli kimliğin teminatı olacaktır.
             sahip ise o zaman varlık alanı “müfekkire” ve
             “muhayyile”since geniştir. O halde iş yaparken,                        Sürekli  vurguladığımız  “kimlik”  meselesi,
             geleceğe dair  planlar oluştururken, ne içinde                       insanın ve milletin kendisi olması meselesi-
             bulunulan zaman dilimi, ne de üzerinde bulun-                        dir. Eğer, bu “kendilik”, kişi ve millet için
             duğumuz mekanla “muakayyed” olmamalıyız.                             gerçekleşmemişse orada “varlık” da kalma-
             Elbette  kendi  öz  gerçekliğimizden  hareket   TİCARET VE HAYAT     yacaktır. Somutlaştıralım; eğer biz “Batı”lı
             edecek,  gerçekçi  olacağız.  Elbette  “İbrahim                      olmaya çabalayan ve/ya ideal(!) insan olan
             olmadan Firavun ateşine girmeyeceğiz” ama o                          Batı’lı olmak için evrim süreci yaşayan ilkel
             yolda olmaktan da vazgeçmeyeceğiz.                   varlıklar olduğumuza düşünüyor ve bizim kendimize ait tüm doğru
                                                                  ve  değerlerimizin  tümüyle  yanlışlığına  inanıyorsak;  geçmişimizi
             Güncel olayların karmaşasından uzak, politik çekişmelerin kısır ve
                                                                  sabıkalı ve mahcup bir dille anıyor hatta yok sayıyorsak, o zaman
             bereketsiz ortamından azade olarak millet ve memleket meselele-  ortada ne “millet” ne de “devlet” kalacaktır. Kendi varlığı konu-
             rine kafa yoracak, iş yapacak insanlara ihtiyacımız var. Elbette bu
                                                                  sunda kuşku duyanın o varlığı koruma gibi bir hasleti, bir hareketi
             tanımın hakkını vermekte olan ve “hayatın maverasında” millet   olabilir mi?
             geleceğine dair güzel işler ve hayırlı yollar açmaya çabalayanlar
             vardır. Bunun toplumsal bir bilince, bir tutku ve ülküye dönüşmesi   Binlerce yıl içerisinde sözlük anlamını aşarak millet dili ve hafıza-
             de gerekli. Çünkü, küresel başıbulanıklık ülkemizi de içine alan bir   sında geniş anlamı ve çağrışımıyla yer etmiş bulunan “vatan” ve
             anafora dönüşüyor. Tüm yeryüzünde insanı içine alan bir illüzyon   “millet” kelimelerini yerinden etmek, hatta alaşağı ederek çağrı-




           46
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53