Page 39 - Sayı-52 Temmuz Ağustos 2021
P. 39

TEMMUZ-AĞUSTOS’21 37






































            üzüntüyü yüreğimde hissediyorum: 107 yıldır der-  “GÜNEŞ ALTINDA ÇALIŞMASAYDIM, ÇOK VERGİ
            dimiz aynı kalmış, dermanı bilmemize rağmen has-  VEREMEZDİM”
            tayı iyileştirememişiz, velhasıl bu alanda bir “arpa
            boyu” yol kat edememişiz. Öyle değil mi?   Halim yine çiftçilikten, köyden bahsetmeğe başla-
                                                       dığı zaman bittabi ben dinlemiyordum. Kızdı. Ve
            “O ZENGİN VE MESUT OLDU”                   bana bağırdı; sonra yine ‘Macid kardeşim’ diyerek
                                                       anlatmağa başladı:
            “Küçüktük. İkimiz de bizim kasabadaki büyük evin
            kenarları salkımlarla, asmalarla sarılmış penceresine   “-Biliyor musun Macid! Harman zamanı yaklaşıyor,
            dayanarak oturmuş, konuşuyor idik. Pencere bize   şimdi bizim evde, köyde öyle çalışkanlık vardır ki
            uzaktaki yeşillikleri, bağları, bahçeleri gösteriyor-
            du… Daha arkada sararmak üzere bulunan ekinler,
            esen hafif rüzgârın tesiriyle sallanıyordu.
            Arkadaşım Halim yine içini çekerek bana büyüdü-                                      “Halim yine
            ğü yerlerden, köyden, çiftçilikten, ekinden bahset-                                  içini çekerek
            meğe başladı: O köylülüğü, çiftçiliği çok severdi;                                   bana büyüdüğü
            ben ise bence âdî olan bu vaziyeti hiç sevmez, adeta                                 yerlerden,
            nefret ederdim.                                                                      köyden,

            Ne yalan söyleyeyim: Bana annemin verdiği öğüt-                                      çiftçilikten,
            ler ta küçükten, beşikten beri paşalığı, memurluğu                                   ekinden
            sevdirmişti. Bizim kasabanın güzel bir kaymakamı                                     bahsetmeğe
            vardı; çok genç, çok yakışıklı idi. Ben onu gördükçe                                 başladı: O
            ‘Ah bende böyle bir kaymakam olsam’ der, arkam-                                      köylülüğü,
            dan gelecek zabıtayı, bana yüz bin temenna edecek
            memurları, ahaliyi düşünür ve gururlanırdım.                                         çiftçiliği çok
                                                                                                 severdi; ben ise
            Zaten babam da, annem de, akrabamda bana ‘Sen                                        bence âdî olan
            iyi oku, biz seni İstanbul’da okutacağız, sonra sen
            büyük bir kaymakam, mutasarrıf, paşa olacaksın…’                                     bu vaziyeti hiç
            derlerdi. Ben mektepte çalışırdım, fakat memur ol-                                   sevmez, adeta
            mak, kaymakam, paşa olmak için çalışırdım…   Toprak Dergisi’nin ikinci sayısı 14 Nisan 1913’te yayınlandı.  nefret ederdim.”
   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44