Page 37 - Sayı-59 Eylül-Ekim 2022
P. 37
EYLÜL-EKİM 35
tedarik zincirindeki aksaklıkların, konteyner ve taşımacılık, lojis- ve G20 platformlarının küresel gıda ve enerji arz krizine somut
tik maliyetlerinin ve enerji maliyetlerinin normalleşmesine bağlı. çözümler üretme noktasında samimi çaba içerisinde olmaları,
‘Enerji ve gıda milliyetçiliği’nin tetiklediği fazladan ‘stoklama’, Avrupa Birliği’nin ülkeler arasında adil ve şeffaf bir tedarik me-
‘istifçilik’ arayışları ise işleri büsbütün zora sokuyor. Bu nedenle, kanizması oluşturma başarısı, Afrika’nın ve Orta Doğu’nun bu
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin önümüzdeki sonbaharı ve kışı AB mücadelede yalnız bırakılmaması, uluslararası siyasetin makul
normlarına uygun bir anlayışla, karşılıklı işbirliği ve dayanışmay- bir zeminde çabalarını sürdürmesi adına kritik önemde. Bu
la yönetmeyi başarmaları, küresel enflasyonun yavaşlaması, geri- noktada, küresel tedarik zincirinin önde gelen ülkelerine de,
lemesi ve sönmesi adına önemli bir fırsat oluşturacak. üretim kapasitelerini kısmadan dünya ekonomisinin ihtiyaçla-
rını karşılamak adına, sıkışmış küresel sistemin zafiyetlerinden
Aksi durumda ise, AB üyesi ülkeler birlik ve dayanışma içinde yararlanmama noktasında da önemli görevler düşüyor. Türkiye,
enerji ve gıda arz güvenliği krizini yönetemezler ise, Avrupalı keynesyen ve heterodoks politikalarıyla, üretim, istihdam, ihra-
liderlerin ‘demokrasi ve özgürlük adına’ fedakarlık çağrıları boş- cat ve yatırımları destekleyen ekonomi politikaları setiyle, kü-
ta kalırsa, ‘enerji ve gıda milliyetçiliği’ büsbütün derinleşir ise, resel sistemdeki rolünün hakkını veriyor. Umarım, önde gelen
bunun ne yazık ki küresel enflasyonun seyrine olumsuz etkileri ekonomiler de aynı hassasiyet içerisinde olurlar.
olacak. Bu durum, ABD ve Avrupa merkez bankaları açısından
‘sıkı para politikası’na yönelik baskıları da yoğunlaştırır ise, her AVRUPA’DA ‘KURAKLIK TEHDİDİ’ KALICI OLABİLİR
iki coğrafya bir yandan da ağır resesyon, stagflasyon ve işsizlik
artışı riskiyle de yüzleşecek. Bu nedenle, iki siyah kuğu ile birlik- Küresel iklim değişikliği ile mücadele son 5 yılın en kritik başlık-
te, dünyanın gelişmiş ekonomilerini önemli bir ‘insanlık sınavı’ larından birisini oluşturmakta. İklim değişikliğinden kaynakla-
bekliyor. Ya bölgesel çapta ve küresel çapta güçlü bir dayanışma nan tüm riskler, tarihi düzeyde kuraklık riski, tarımsal üretimde
ve işbirliği, ya da uzayan bir küresel enflasyon süreci ve fakirleş- susuzluk nedeniyle ciddi gerileme riski, temiz su kaynaklarında
me. Umarım, birlik ve beraberlik ruhu ağır basar. azalma riski ve tüm bu başlıklarla bağlantılı olarak tetiklenebile-
cek salgın hastalık riski masada. 1990’lı yıllardan bu yana iklim
‘GIDA MİLLİYETÇİLİĞİ’ ÖNLENMELİ değişikliğinin sebep olduğu kara toprağı ve okyanus sıcaklığında
artış sorunu, buzullarda erimenin yan sıra, dünyanın belirli coğ-
Birlik ve beraberlik ruhunun ağır basmasına yönelik temenni rafyalarında uzun zamandır yaşanmamış hava anormallikleri ve
ve çağrılarımıza rağmen, bir tür ilkel ‘milliyetçilik’ refleksleri- aşırı sıcaklara, zaman zaman da aşırı soğuklara sebep olmakta.
nin hortladığı, kimi önde gelen ülkelerin son 40 yılda piyasa
ekonomisi kurallarını yere göğe sığdıramaz iken, aynı ülkelerin Avrupa, bu temel gelişmelerden hareket ile, uzmanlara göre son
savundukları ekonomik modele, sisteme bütünüyle aykırı ‘ticari 500 yılın en ağır ‘kuraklık’ sorununu yaşıyor. Avrupa Birliği Ko-
korumacılık’ eğilimlerini yoğunlaştırdıkları tuhaf bir dönemden misyonu Avrupa Kuraklık Gözlemevi (European Drought Ob-
geçmekte olduğumuzun da farkındayız. Küresel pandemiyle servatory, EDO)’nun Avrupa’nın uzaydaki gözü Kopernik (Co-
birlikte iyice kendisini hissettiren söz konusu ‘bencil’ hareket ve pernicus) uydusu tarafından tespit ettiği kuraklık tablosu, Avrupa
davranışlar serisi, Rusya- Ukrayna Savaşı ile adeta tavan yapmış kara toprağının yüzde 47’sinin ‘uyarı’, yüzde 17’sinin ise ‘alarm’
durumda. Bu nedenle, önde gelen piyasa uzmanları, iktisatçı- düzeyinde kuraklık riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Za-
lar, bu sonbahar ve kışta etkisini iyice arttırabilecek bir gıda ve ten, Rusya-Ukrayna Savaşı ciddi boyutlarda bir tarım arz güven-
enerji ‘milliyetçiliği’nden ciddi manada endişe etmekteler. Bu liği sorunu oluşturmuş iken, Avrupa’nın yüzde 17’lik bölümünde
durum, hiç şüphesiz ki, küresel değerleri savunan, küresel işbir- kuraklık tehdidinin çok ağır ve endişe verici boyutta olması, söz
liği için mücadele eden, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, konusu tablodan en fazla etkilenen tarımsal ürünler olan mısırda
pek çok uluslararası teşkilatın yoğun çabalarını da zora sokuyor. yüzde 16, soya fasulyesinde yüzde 15 ve ayçiçeğinde yüzde 12
üretim azalışı ile, yeni bir arz güvenliği sorunu oluşturmakta.
Enerji ‘milliyetçiliği’ni daha önce yaşadık. Kendi ülkesinden ge-
çen boru hattından, başka bir ülkenin hakkı olan doğalgaza el Avrupa’nın pek çok bölgesini 2022 başından bu yana etkisi al-
koyan, söz konusu doğalgazın sahibi ülkeyi zora sokacak işler tına alan kuraklık tehdidi, içinde bulunduğumuz ağustos ayı
yapan ülkeler gördük. Veya, hava koşullarını veya teknik sorun- başından itibaren daha da ağırlaşmış durumda. Avrupa’nın ve
ları bahane edip, sattığı doğalgazı boru hattına basmayan ülke dünyanın önde gelen hava tahmini kuruluşları ve küresel iklim
örnekleri de gördük. Bu nedenle, Avrupa’yı bekleyen zorlu son- değişikliğini takip eden uzmanlar, Avrupa mayıs ayından bu
bahar ve kış koşullarında, umarız enerji konusunda ilkel ‘mil- yana yağışların mevsim normallerinin üzerinde azalması ve yine
liyetçi’ duyguların kabardığı, ülkelerin birbirlerini görmemez- mevsim normallerinin üzerinde yaşanan sıcak hava dalgaları ne-
likten geldiği, ülkelerin bir diğerin hakkı olduğu enerjiye gasp deniyle oluşan iklim ve hava anormalliklerini takip ediyor. Ku-
ettiği bir tablo ile karşılaşmayız. Avrupa’yı, bu manada, 2008 raklık tehdidinden en fazla etkilenen ülkeler ise, İtalya, İspanya,
küresel finans krizi ve küresel pandemide örneklerine sıkça rast- Portekiz, Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg,
layabileceğimiz ‘bencilce’ tutumlar yerine, önemli bir ‘işbirliği Romanya, Macaristan, Sırbistan’ın kuzeyi, Ukrayna, Moldova,
ve dayanışma’ sınavı bekliyor. İrlanda ve Birleşik Krallık.
Aynı durum, hiç kuşkusuz, gıda için de söz konusu. Türkiye’nin Özellikle, Akdeniz’in batısında hava sıcaklığının kasım ayına ka-
yoğun diplomatik gayretleri ve ‘samimi’ diyalog çabalarıyla ya- dar mevsim normallerinin üzerinde seyredeceği öngörülmekte.
şam bulmuş olan, Birleşmiş Milletler uhdesinde yürüyen ‘tahıl Birleşik Krallık Meteoroloji Kurumu Met Office bünyesinde ça-
anlaşması’, gıda ‘milliyetçiliği’ne tevessül edebilecek ülkelerin lışan ve 18. Yüzyıl’ın başının amatör meteorologlarından avukat
kendilerine çeki düzen vermeleri adına, tarihi bir adım oldu. George Hadley’in adını taşıyan Met Office Hadley Merkezi’nin
Önümüzdeki sonbahar ve kış, başta Afrika ve Orta Doğu olmak son raporuna göre, bu yaz Avrupa’da yaşanan rekor seviyedeki
üzere, BM çatısı adına, gıda desteğine ihtiyaç duyan ülkelerin yüksek sıcaklıklar, iklim değişikliğine bağlı olarak, 2035 yılına
yardımına koşulması ve ülkelerin bencilce gıda stoklamak ye- kadar yaz mevsimleri için ‘normal’ hâline gelebilir. 1850’den bu
rine, gıda desteği konusunda samimi çaba sarf ettikleri bir dö- yana Avrupa’daki ortalama yaz sıcaklıkları incelenerek model-
nem olur. Aksi durumda, Afrika’nın ve Orta Doğu’nun gıda leme yapılan araştırmanın sonuçları, 1990’lı yıllardan bu yana
desteğinden yoksun bırakılmasına sebep olabilecek ilkel bir gıda Avrupa’da kademeli olarak artış gösteren yaz sıcakları, önlene-
‘milliyetçiliği’ çaresiz milyonların zorunlu göçüne, yüzbinlerce mez ise, 200 yıl öncesine göre 4 derece artacak. Yüksek sıcaklık
insanın açlıktan sığınmacı durumuna düşmesine sebep olur ise, ve kuraklık, nehir taşımacılığının yaygın olduğu Avrupa’da kıta
bunun sebep olacağı uluslararası kaos, insani kargaşa, pek çok içi taşımacılığı da etkiledi. Ren Nehri’nde mavnalar yüzde 25
ciddi sorunu da tetiklemiş olacak. kapasitesiyle çalışabilirken, İtalya’nın en uzun nehri Po Neh-
ri’nin suları da son 70 yılın en düşük seviyesine gerilemiş du-
Bu nedenle, Birleşmiş Milletler’in çabalarına samimi destek, G7 rumda. Hidroelektrik enerji üretimi ise yüzde 20 azaldı.