Page 60 - mart-nisan
P. 60
60
60 T İKTİSAT TARİHİ
şimdiye kadar iyi bir programla çalışmış olsaydı yine
şayan-ı teşekkürdü. Çünkü epeyce bilgili erbab-ı ti-
carete, ticaret muallimlerine malik olurduk. Halbuki
iş tamamıyla aksi oldu. Memleketimiz gibi gayet ge-
niş bir sahaya malik olan bir yerde müteaddit ticaret
mektepleri ister. İstanbul, İzmir, Selanik, Trabzon
yahut Samsun, Beyrut, İskenderun gibi mevkilerde
âli ve mütevassıt [yüksek ve orta] derecelerde ticaret
mekteplerine behemehal muhtacız. Bu mühim ticari
mevkilerden başka ikinci derecedeki ticaret merkez-
lerinde idadi derecesinde, ticaret mektepleri de tesis
eylemeliyiz. Eğer Maarif Nezareti bunlara ehemmi-
yet vermez de bir köhne ticaret mektebi ile kalacak
olur isek, emin olalım ki, ‘Memleketimizde ticaret te-
rakki etmelidir’ demek pek boş bir söz sarf etmekten,
havaî bir temenniden başka bir şey olamaz. Neticede
biz de yine böyle hakir ve fakir kalmış oluruz.”
“MÜFREDAT ÖĞRENCİYİ MÜTEŞEBBİS YAPACAK
NİTELİKTE DEĞİLDİR”
“Ticaret mekteb-i alisi” başlıklı yazı
Ziraat ve Ticaret Gazetesi daha önce bir Osmanlı vila-
yete olan Bulgaristan’ın sahip olduğu ticaret mektebi ğildir. Mektepte iyi kafa patlatanlar bir tüccara iyi
“Lisan tedrisatı sayısının bile Türkiye’den fazla olmasını eleştirerek, bir katip olabilirler; lakin başlı başına ticaret yapacak
katiyen yok. mektep sayısının azlığından sonra ikinci önemli husus mühim bir uzuv katiyen olamazlar. Buna da sebep
olan müfredatın yetersizliğine ve eksikliğine dikkat programların ve tarz-ı tedrisatın noksaniyetidir. Me-
[…] Okunan çekiyordu. Gazeteye göre bu programla “bir efendi- sela en lüzumlu bir ders olan emtia-i ticariye [tica-
ilm-i iktisat yi bir müteşebbis ve iyi bir tüccar yapmak” mümkün ret malları] dersi hiçbir vakit lüzumu olan derecede
dersi katiyen değildi. Elbette yazı, II. Meşrutiyet’ten hemen sonra değildir. Verilen malumat bir takım kimya, hikmet,
kafi değil. kaleme alındığı için Sultan II. Abdülhamid dönemiy- coğrafya, ziraat kitaplarından toplanma şeylerdir. Bu
le ilgili kötüleyici ifadelere yer verilecekti.
bapta zikredilen istatistikler bundan yarım asır evve-
Tarih-i ticaret, le aittir. Halbuki bugün [marcahandises commerci-
stenografi, “Memleketimizin büyük bir vilayeti kadar olan Bul- ales] emtia-i ticariye dersi Avrupa’da pek mühim bir
garistan’da iki büyük ticaret mektebi bulunuyor.
daktilografi, Özel ticaret mektepleri bundan tabiî hariç. Bulgaris- fen haline gelmiştir. Tüccar olacak bir kimse için bu
malumat-ı tan gibi ticarette bize nispeten pek geri bir hükümet, dersi behemehal bilmek elzemdir. Hâl-i hazırda bu
esasiye-i ticareti ilerletmek için iki ticaret mektebi tesis eder mühim fen Avrupa’da pek geniş olarak tedris edil-
mektedir […].”
ticariye, elsine-i ise bizim ne kadar ticaret mektebine malik olmamızı
cariye-i ticaret, Maarif Nazırı takdir eylesin! “DİL YOK, İKTİSAT DERSİ YETERLİ DEĞİL”
ticarethane Ticaret mektebimizin programlarının devr-i sabık- Avrupalı öğrencilerin büyük fabrika, imalathane ve
ta ne kadar yavan olduğunu izah eylemeğe burada
idaresi, lüzum görüyorum. Ticaret mektebine verilen ehem- ticarethaneleri ziyaret ile kitapları okumayı birleş-
istatistik, miyetin noksanlığını şununla anlayalım ki mektebe tirince, “o ticaretin hemen mütehassısı” olduğuna
coğrafya-i ticari tahsis edilecek bir bina bulunamamış idi de niha- dikkat çekilen yazıda, Osmanlı’daki vaziyet şöyle
izah ediliyordu:
derslerinden yet geçen devr-i meşumun [uğursuz devrin] ‘Ah şu
bir kısmı hiç mektepler olmasa Maarif Nezareti dairesini mevcut “Vakıa bize denilecek ki: Bizde fabrika da, öyle bü-
yük ticarethane de, âsâr da yok. Evet teessüf ederiz
varidatla kendi kendine pek güzel idare ederdim’ di-
okunmamakta yen Maarif Nazırı Haşim Efendi’nin arabalık ve ahır ki yok, fakat bizim ticaret talebemiz de malumatla-
bir kısmı pek dairesi ticaret mekteb-i âlisi (!) ittihaz edilmişti. rını muallimleri gibi Fransızca eserlerden tamamıyla
nakıs tedris Mektebin programı katiyen mezun olan bir efendiyi edinebilirler.
edilmektedir.” bir müteşebbis, iyi bir tüccar yapacak bir halde de- Tatbikat-ı fenniye namıyla okunan ders, sanki fen-