Page 59 - mart-nisan
P. 59

MART-NİSAN 59




            “Birkaç ay evvel [1910] bir İngiliz heyet-i maliye-
            si tarafından Dersaadet’te umumi bir serginin açıl-
            masını deruhte için Hükümete müracaat olunmuş
            ve şartlarını içeren evrak, merciine takdim kılınmış
            idi. Alelacele ve yarım yamalak bir sergi yapmaktan
            ise etrafıyla proje ve planlarını hazırlayarak, üç dört
            sene sonra beynelmilel bir sergi açılması daha ziyade
            temin-i muvaffakiyet eder. Osmanlı vilayetlerinde
            öyle takdir edilesi mahsul ve mamuller bulunur ki
            Avrupalıların değil memleketimiz içinde bizim bile
            varlıklarından haberimiz yoktur. Binaenaleyh 1910
            Nisan’da Brüksel’de, 1912’de Tokyo‘da açılacak bü-
            yük sergilerden kazanılacak deneyimlere göre 1914    “Ticaret mekteb-i alisi” başlıklı yazı
            veya 1915 senelerinde Dersaadet’te umumi bir zi-
            raat ve sanayi sergisi açılmasına şimdiden tevessül   den, teşebbüsten düştükçe düştük. Geçen hükûmet
            edilecek olursa memleketimizin  iktisadi durumları   birçok talebe yetiştiriyor, yüksek mektepler her sene
            bir ilerleme ve faaliyet devresine girdiği gibi İstanbul   birçok gence şahadetname [diploma] veriyordu.
            şehrinin imar ve tanzifat vasıtaları süratle tamamlan-  Halbuki bu talebe koyundan farklı değillerdi, çünkü
            mış ve yabancı ziyaretçiler yüzünden memleketimize   hükûmet elindeki döğeniyle onları hangi tarafa sevk
            bir hayli servet girmiş olur.”             eder ise, onlar da başlarını miskinâne eğip o tarafa
                                                       giderlerdi.  Çünkü  bîçareler  düşkün  idi,  terbiyeleri
            3- “BU MÜFREDATLA MÜTEŞEBBİS VE TÜCCAR YETİŞMEZ”  onları ancak bâb-ı hükûmete müracaata mecbur edi-  “Memleketimiz
                                                       yor; başka hususi işlerde çalışmağı göze aldıramıyor;
            Osmanlı ziraat sektörü temsilcisi olan yayıncıla-  hicap eyliyorlardı.”              kadar ticaret
            rın gördüğü üçüncü önemli “geliştirici” faktör ise                                   mevkii müsait
            yüksek ticaret mekteplerinin çoğaltılmasıydı.  Tür-  “TİCARET MEKTEPLERİNE BEHEMEHAL MUHTACIZ”  hiçbir memleket
            kiye’nin sahip olduğu ziraat ve ticaret potansiyelini
            ve coğrafi avantajları kendi lehine kullanabilmesi,   Öğrencileri hükûmette memuriyet peşinde koşmak-  tasavvur
            “ticareti bilmesine” bağlıydı. Bunun ise tek şartı eği-  tan alıkoyacak, onların ticaret hakkındaki cehlini   edilemez. Bu
            timdi. Memleket ancak bu şekilde zengin olabilirdi.   kaldırmakla mümkündü. Halbuki üç kıtaya yayılmış   kadar büyük
            Ticaret ve tarım rüzgârı ve ülküsü mektepler vası-  Türkiye topraklarında yeteri kadar ticaret mektebi   sahillere,
            tasıyla estirilirse, hükümet memuru olma hayalinin   yoktu. Olanların ise programı güncel ve yeterli değil-  denizlere, üç
            yerini müteşebbis olma hayali alacaktı. Osmanlı Zi-  di. Bu konuya değinilen yazı şöyle devam ediyordu:
            raat ve Ticaret Gazetesi, 24 Şubat 1910 tarihli 33.  “İşte memleketimizde yetişen diğer mekteplerin me-  mühim kıtanın
            sayısında yer alan “Ticaret Mekteb-i Alisi” başlıklı  zunları gibi, ticaret mektebi mezunları dahi birtakım  buluşma

            yazısında bu konuya parmak basıyordu:      yollarla memuriyet-i hükümete girmek için çareler  mahalline,
                                                       aradılar, istedikleri miskinlik mevkiini buldular. Ma-  Uzak Doğu
            “TİCARET CEHLİMİZ SEBEBİYLE TERAKKİ EDEMEDİK”  mafih bazı gayretli talebe fedakârlık ettiler, elân da   yolunun bütün
                                                       ediyorlar. Bu da inkâr olunamaz.
            “Memleketimiz kadar ticaret mevkii müsait hiçbir                                     vasıtalarına
            memleket tasavvur edilemez. Bu kadar büyük sahil-  Memleketimizde Maarif Nezaretinin idaresinde bir   malik olan
            lere, denizlere, üç mühim kıtanın buluşma mahal-  ticaret mektebi mevcuttur ki buna Devr-i İstibdat’ta   memleketimiz
            line, Uzak Doğu yolunun bütün vasıtalarına ma-  ‘Hamidiye Ticaret Mekteb-i Âlisi’ derlerdi. Bundan
            lik olan memleketimiz ticarete karşı olan cehlimiz  başka Selanik’te üç, İzmir’de bir hususi, Dersaadet’te   ticarete karşı
            [bilgisizliğimiz] sebebiyle terakkiden kalmış, pek  Büyükada’da bir Rum ticaret mektebi, birkaç ufak ec-  olan cehlimiz
            bîçaredir. Milletimiz bu cehil iledir ki elde edeceği  nebi ticaret mektebi vardı. İkinci kısım mekteplerden   [bilgisizliğimiz]
            ticari mevkii birtakım ecnebilere, Yunanilere, Avus-  pek de umumi istifade eylemek mümkün değildir.   sebebiyle
            turyalılara, Almanlara, İngilizlere kaptırmıştır. Biz  Çünkü kimisinde ticarî malumat eksiktir, kimisi de   terakkiden
            ticaret, ziraat, sanayi gibi memleketi zengin edecek  bazı ekonomik amaçlara binaen açılmıştır. Mamafih
            işlere ehemmiyet vermedikçe, memuriyet-i hükûmet  ticareti bu kadar ehem olan memleketimizde işte yal-  kalmış, pek
            denilen o bâb-ı atalette bekledikçe servetten, fikir-  nız bir ticaret mektebi var, eğer bu ticaret mektebi  bîçaredir.”
   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64