Page 61 - mart-nisan
P. 61

MART-NİSAN 61




            nin ticarete tatbiki olacak. Bu derste     “LABORATUVAR YOK, MUALLİMLERDE ŞEVK YOK”

            idadiyede görülen hikmet ve kimya derslerine birkaç   Yazıda ticaretin yükselmesi için gerekli olan ama
            şey ilave edilmekten başka bir şey yapılmıyor. […]   Türkiye’de “olmayanları” sıralıyordu. Bunların ba-
            Avrupa ticaret mekteplerinde gördüğümüz gibi pra-  şında idealist “hocalar” geliyordu:
            tik, hususi defterle tedrisat icra edilmiyor. […] Evet,
            muallim o dersin hakiki mütehassısı değildir.  Ve   “Mektepte bir müze yok. Laboratuvar yok. Emtia
            onun için de kendisi defter başına geçse nazariyatını   numuneleri yok. Muallimlerde şevk yok. Dersleri
            parlak ifadelerle izah eylediği bu defterlerin içinden   kaçamak kabilinden derme çatma okutuyorlar. Ta-
            çıkamayacağını hissediyor.                 lebe efendiler muallimleriyle  bankalara, ticaretha-
                                                       nelere, antrepolara, müessesat-ı nafia ve ticariyeye,
            Lisan tedrisatı katiyen yok. […] Okunan ilm-i ikti-  fabrikalara, limanlara,  ticaret mevkilerine götürül-
            sat dersi katiyen kafi değil. Tarih-i ticaret, stenografi,   müyor. Muallimlerimiz talebe ile böyle gezmekten
            daktilografi, malumat-ı esasiye-i ticariye, elsine-i ca-  ari ediyor. Nitekim Rus yüzer sergisi İstanbul’a gel-
            riye-i ticaret, ticarethane idaresi, istatistik, coğrafya-i   diği zaman emtia-i ticariye hocası talebe ile sergiye
            ticari derslerinden bir kısmı hiç okunmamakta bir   kadar gitmeğe pek nazlandı ve galiba da talebeye
            kısmı pek nakıs tedris edilmektedir.”      refakat etmedi. Halbuki bizim gibi herkes görüyor
                                                       ki Peşte’den, Viyana’dan, Bükreş’ten, Sofya’dan pek
            “ÖĞRETMENLER TİCARET UZMANI DEĞİLLER”      çok ticaret talebesi şehrimize kadar gelip tatkikat-ı

            Gazeteye göre bunca yıllık ticaret mektebi mezun-  ticariyede bulunuyorlar. Halbuki bizim ticaret mek-
            larından arzu edilen sonuçların alınamamasının  tebi talebemiz, değil yabancı ülkelerde ve kendi ti-
            sebeplerinin  başında  “öğretmenlerin  yetersizliği”  cari şehir ve iskelelerimizde ve hatta İstanbul ticaret
            geliyordu. Gazete bu iddiasını somut örnekle delil-  mevkilerinde tatkikat yapamıyorlar.”
            lendiriyordu:
                                                       “İLERLEME ZİRAAT, SANAYİ VE ÖZELLİKLE
            “Ticaret mektebi muallimleri katiyen ticaret müte-  TİCARETTEDİR”
            hassısı değildir. Cümlesi sonradan birer ilmin, fen-
            nin tahsiline memur olmuş zevattırlar. Mesela yeni  Memleketin ilerlemesi için mutlaka Avrupa’ya genç-
            Maarif Nazır Emrullah Efendi mektepte geçen se-  lerin gönderilip eğitim almalarının sağlanmasına işa-
            neye kadar tatbikat-ı fenniye okutmakta idi. Düşü-  ret edilen yazıda, Maarif Nezareti bu konuda duyarlı
            nülsün, Emrullah Efendi gibi felsefe ile iştigal eden  olmaya çağrılıyordu:
            bir kimsenin tatbikat-ı fenniye-i ticariye okutması   “Maarif Nezaretinin ticaret mektebine verdiği ehem-
            ne kadar gariptir.”
                                                       miyetin noksanlığı şununla sabit ki şimdiye kadar bir
                                                       mütehassısı olmayan şu mühim fenlerin tahsili için
            “MEMLEKETİN BİÇARE KALAN TİCARETİNİ KİMSE   Avrupa’ya her kısım fenden az talebe gönderdi. Eğer   “Eğer Maarif
            SAVUNMUYOR”                                Maarif Nezareti Avrupa’ya çok ticaret talebesi gönde-  Nezareti

            Meşrutiyet  ile  birlikte  memlekette  bir  kalkınma  rir ise ticaret mektebi ıslah edilir, diğer merkezlerde ti-  Avrupa’ya çok
            hamlesinin başladığı, ancak bu hamlenin ticarete  caret mektepleri açılabilir. Yoksa mütehassıs olmadan   ticaret talebesi
            uğramadığı belirtilen yazıda, yokluklar ve yoksun-  çalışmak istenilen faydayı vermez. Avrupa’dan mukte-  gönderir ise
            luklar şöyle özetleniyordu:                dir muallimler getirmek ve hatta mektep müdürlükle-  ticaret mektebi
                                                       rini onlara havale eylemek de fayda verir.
            “Bütün memleket, Meşrutiyet’in ilanı üzerine çalış-                                  ıslah edilir, diğer
            maya başladı. Her mektepte terakkiye ufak, büyük  Maarif Nazırı beyefendi, ticaret mektebinin karışıklı-  merkezlerde
            adım atıldı. Fakat ticaret mektebi ufak birkaç şey-  ğına bîgane değildir. Vakıa Nazır devr-i istibdatta ora-
            den başka programını tebdil etmedi. Bilakis pratik  da muallim idi. Şimdiki hal ise devr-i sabıktan pek de   ticaret
            bir tacire lazım olamayacak bir iki şey ilave edildi.  farklı olmadığını da bilirler zannederim. Memlekette  mektepleri

            Memleketin biçare kalan ticaretini kimse müda-  dört hukuk mektebinden ziyade dört ticaret mekte-  açılabilir. Yoksa
            faa etmiyor. Ziraat, sanayi mektepleri için o kadar  bine lüzum vardır. Dört hukuk mektebi açmağa vesi-  mütehassıs
            makaleler yazılıyor da ticaretten hiç bahsedilmiyor.  le bulan Maarif Nezareti, elbet iki mükemmel ticaret   olmadan
            Memleketimizde ticarette mütehassıs  erbab-ı kale-  mektebi de açabilir. Biz terakkiperverler hükûmetten
            min noksanlığı, vatana pek büyük menfaatler temin  bunu talep ve temenni ederiz. Çünkü biz terakkiyi   çalışmak istenilen
            edecek bu mesleği müdafaasız bırakıyor.”   ziraat, sanayide ve hususiyle ticarette buluyoruz.”  faydayı vermez.”
   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66