Page 55 - Sayı 56 Mart-Nisan
P. 55

MART-NİSAN 53







































            de. Sanki hemcins değiller, sanki aynı toprağın aynı   kanıp kalıyorlar. Kimse kimseye tahammül etmeye
            ülkenin insanı değiller de, düşmanlarıyla itişip ka-  yanaşmıyor. Herkes muhatabından mükemmellik
            kışıyorlar gibi bir şey. Salt trafikte yaşanılanlardan   bekliyor, belki üstelik kendisinin mükemmel olma-
            kalkarak bile insan halimizin geldiği noktayı göre-  dığını da bildiği halde. Evlilik ve boşanma oranla-
            bilmek olası.                              rına bir bakın, tahammülsüzlüğün başrolü oynadığı
            İncelik ve zarafet artık bir imaj konusu olarak de-  boşanmaların evlenmeleri geride bırakmakta oldu-
            ğerli , eğer imajı gözetmek olmasa bu güzellikleri de   ğunu göreceksiniz. Böylelikle hızla “atomize” olu-
            artık göremeyeceğiz belki de. Tüketirken tükenme   yor ve birbirimizden kopuyoruz. Kopuş ise başka
            zaafımız olmasa, kendimiz özellikle de fiziki yapı-  arızaları getiriyor beraberinde. İnsanlara ve hayata
            mızı olduğundan başka gösterme ve ille de gösterme   küskün kişiler acıtan yalnızlıklarının hıncını sevgi-
            saplantılarına saplanmasak, birçok olumsuzluğun   de ve hoşgörüde cimrilik yaparak çıkarıyorlar sanki.
            kaynağı kuruyacak. Her zaman alıntıladığım “hız   “Tek yaşama” eğilimi de zamanımızın insanları ge-
            bilgeliğe karşı” savı ne de doğru. Hızlıyız ama yeti-  tirdiği yer olması yönüyle ilginç ve belge niteliğin-  Tahammül etmek
            şemiyoruz. Uygulayımbilimsel aygıtlar vakit kazan-  de bir gösterge.  Doğası gereği diğer insanlarla yan   ya da katlanmak
            dırıyor ama sevdiklerimize vakit ayıramıyoruz. Bu   yana ve iç içe bulunması gereken bir insan, nasıl yal- diye bir şeyin
            işin içinde bir yanlışlık var mı acaba diye de soramı-  nız yaşamaya kurtarıcı gibi yapışabilir ? Bu olgu da  esamesi bile
            yoruz, sorgulayamıyoruz çünkü.             diğerleri gibi içimizdeki sevgi ağacının kuruduğunu   okunmuyor.
                                                       gösteriyor. Tek kalış aklın, duyguların ve iradenin
            Doymak bilmez tutkular, sahip olma hırsları, ken-                                    Azıcık zora
            dinden güzel ve iyi görünme saplantıları arasında   iflas ettiği noktada ise bir tek yıkılışa dönüşüyor.    giren ya da yük
            mekik dokunurken psikolojik rahatsızlıklar, buna-  Çünkü yalnızlık “zor zanaat”.     yüklenmeyi
            lımlar, erken bunamalar, sinir hapları, alkol koma-  Özellikle şehrin biçimlenişi, ticaret ve siyaset, kül-  gerektiren
            ları, uyuşturucudan medet umma yanılgıları da sö-  tür ve sanat alanlarında ve asal olarak da kendi içle-  durumlarda,
            kün edip geliyorlar. Olan insana oluyor, olan biricik   rimizde yeni ve insanın sevme kapasitesini arttırıcı
            hayatımıza oluyor, olan topluma oluyor. Sanki suçlu   yönelişler içinde olmak gerekiyor.  Yani zamanın   bırakın
            doğa imiş gibi ona saldırılıyor, savaşlar tetikleniyor.   götürdüklerini telafi etme çareleri bulmak. İktisadi   arkadaşlıkları

            Tahammül etmek ya da katlanmak diye bir şeyin   birey değil, tüketici değil, istatistik nesnesi değil ön-  evlilikler ve
            esamesi bile okunmuyor. Azıcık zora giren ya da   celikle sevginin ve merhametin varoluş çekirdeğini   aşklar bile yarı
            yük yüklenmeyi gerektiren durumlarda, bırakın   oluşturduğu insan olmak. Çünkü, “mühim olan in- yolda tıkanıp
            arkadaşlıkları evlilikler ve aşklar bile yarı yolda tı-  sanlık”.  “ Gerisi hep angarya”.  kalıyorlar.
   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60