Page 52 - Sayı-65 Eylül - Ekim 2023
P. 52
T
52 TİCARET VE HAYAT
“UZVİYET FAALİYET İÇİNDİR”
Kullanılmayan el ya da ayak nasıl aktif olmayınca hastalanıyorsa,
tıpkı bunun gibi devletlerin de mevcutlarında bulunan beşeri
sermayeyi kullanmamaları sonucu bir çok değer eski tabirle
muattal kalır ve nihayetinde yok hükmüne teslim olur.
MÜRSEL SÖNMEZ Birey ve toplumların hayatı sürekli bir faaliyetten istisnaidir. Bu gerçekten büyük acılara ve yıkımlara
ibarettir ki buna biz “hayat” diyoruz. Çünkü faali- yol açan olay aklı ve duyguyu sarsıcı bir etkiyi de
yetin olmadığı hal ve durumlar ölüm; yavaşladığı ve beraberinde getirmiştir. Millet ve devlet olarak kök-
yürümediği durumlar ise hastalık olarak tanımla- leri tarihin derinliklerine kadar uzanan ve yeryüzü-
nabilir. O halde bireysel ve toplumsal tüm varlık ve nün en kadim ve dinamik medeniyetine mensup
uzviyet faaliyet içindir. Uzviyetin faal ya da etkin ol- olmak bu “sarsıntı”ları atmada elimizdeki en büyük
madığı, âtıl kaldığı zaman, bitiş kaçınılmazdır. Ha- avantajdır. “Bu da geçer yâ hû!” diye ünleyişimiz ve
yatın bu temel gerçekliğini kavramak iyi veya kötü, öldürmeyen yaranın güçlendireceği gerçeği yaraları
zor veya kolay zamanlarda işimizi kolaylaştıracaktır. sarmada etkin bir manevi güçtür.
Tarihin ve hayatın akışı içerisinde zorla kolay hep at- Başımıza gelen ya da gelecek olan olumsuzluklar eğer
başı gider ve bu iniş çıkış canlılığı arttırır. Her şeyin kendi hatamızdan kaynaklanmıyor ve yerkürenin ya
zıddıyla kaim olması, iki tarafı da harekete geçirir. da göğün akış programından kaynaklanıyorsa sorun
“Ey düşmanım sen benim hedefim ve hızımsın / Gün- yoktur. Bu herkesin, her toplumun başına gelebilir.
düz geceye muhtaç, bana da sen lâzımsın” diyen Necip Yaşanılanlardan daha beter olan asıl felaket, sorum-
fazıl da bu gerçekliği işaretliyor. Rekabet ve hasımlık luluk konumunda bulunanların kendi alanlarının
ve özellikle zor süreçler eğer iyi değerlendirilebilir, hakkını vermemeleri, gelişigüzel işler yapmaları ve
ders çıkarılabilir ve gereğince yol haritası belirlenebi- ihmalkârlıklarıdır. Hatta bazı ihmalkârlıklar öyle
lirse, çok daha verimlidir. Rahatlık ve zevkçilik çoğu bir noktaya varır ki o zaman adı ihanet olur. Kendi
zaman insan ve toplumdaki yaratıcı kudretleri mis- beceriksizliğini başka kötü örneklerle meşrulaştır-
kinliğe sürükler. 2. Dünya savaşı bittiği zaman Fransa ma kafası, şahsi çıkarları için hiçbir ahlâkî değeri
Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle radyoda yaptığı tanımama körlüğü, nüfuzuna insan olma onurun-
konuşmada “vatandaşlarım, bizi zevk mahvetti” der. dan daha fazla değer verme ve bunlar gibi bireysel
“Başımıza Burada zevk, estetik beğeni anlamında değil, rahata hastalıklar toplumsal hayatın işleyişini tıkar. Buna
gelen ya da alışmak, vurdumduymazlık ve gevşeklik anlamın- bir de yanlış programları, “halk dalkavukluğu”nu,
dadır. Bütün bu özellikler faaliyeti öldürür, tutkulu
gelecek olan yönelişleri kırar ve toplumu zayıf bırakır. Bu zaaf da, politik çıkarları memleket hayatiyetinden üstte tut-
olumsuzluklar sonunda devletin zaafa düşmesini sonuç verir. ma hırsını ve kibir bağımlılığını da eklersek, doğal
felaket beklemeye gerek yok. Bu gayridoğal felaket
eğer kendi Memleket gündemi söz konusu olduğunda hep yük- işimizi bitirmeye yeter. Bu hastalıklardan uzak ya da
hatamızdan sek heyecan düzeyine çıkılır, biraz da milli mizacın aza indirgemiş milletlerin her zaman küllerinden ye-
kaynaklanmıyor etkisiyle habbeler kubbe yapılır. Yaşanılan her olay niden doğdukları tarihen sabittir. Devlet ve milletin
ve yerkürenin ya sanki daha önce olmamış gibi, her tehlike daha önce bir erdem çizgisinde, ortak bir ülkü etrafında bir-
da göğün akış tehlike yaşanmamış gibi bir tavırla yorumlanır. Oysa leşmeleri ve aynı yöne bakmaları zorlukları aşmada
programından hayat hep böyledir ve zaman ırmağı hep coşa taşa elimizdeki en büyük imkandır. Yeter ki bu imkanı
kullanalım, aklımızı, kalbimizi, ellerimizi seferber
akmıştır. Elbette bazı olayların hacmi maddi ve ma-
kaynaklanıyorsa nevi olarak daha büyüktür. Altı Şubat’ta yaşadığımız edelim. Nitekim tarihimiz bunun en destansı ör-
sorun yoktur.” Kahramanmaraş merkezli depremler gibi olaylar nekleriyle doludur.