Page 39 - BORSAAKTUEL_60k
P. 39

KASIM-ARALIK 37




            Fatih Birol, Rusya-Ukrayna savaşına bağlı olarak, bir tarafta Avru-  Afrika’yı ağır bir açlık krizinden korumak adına kritik önemde.
            pa’nın LNG ithalatının artması, diğer tarafta, bilhassa 2023’den   Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü liderliğiyle ilerleyen inisiya-
            itibaren, Çin’de yakıt talebinin artma olasılığının, küresel LNG   tifin devamı ve Karadeniz’deki tahılla az gelişmiş ekonomilerin
            piyasasında 2023 için yalnızca 20 milyar metreküplük LNG   buluşturulması, dünyanın önde gelen ekonomileri açısından da
            kapasitesi olacağı düşünüldüğünde, gelecek yılın çok sıkışık ge-  bir samimiyet testi anlamına geliyor. G20 Liderler Zirvesi’nin so-
            çeceğinin altını çiziyor. Bu nedenle, uzmanlar, bir şekilde 2022   nuçları ve yankıları 2023’de de dikkatle takip edilecek.
            sonbaharının yönetileceğini; esas krizinin 2023 sonbaharı, 2024
            kış aylarında yaşanacağını hatırlatıyorlar. Beklenen sıcak seyreden   KÜRESEL SİYASETİN GÜNDEMİ ‘KRİZ YÖNETİMİ’
            sonbahar zamana yayılır ise, bu durum Avrupa’nın en azından
            bu kışı az hasarla atlatabilmesi adına değerli olacak. Ancak, 2023   Konu G20’den açılmış iken, küresel ekonomi-politik sistemin
            ilkbahar sonu itibariyle, yüzde 25-35 seviyesine düşmesi beklenen   önde gelen 30 ülkesi, içinde bulunduğumuz günlerde, bir te-
            doğalgaz depolarının tekrar doldurulması çok zahmetli olacak.   mel gerçekle yüzleşerek, bir zihinsel muhasebenin içerisinden
            Üstüne, OPEC’in 2 milyon varil üretimi kısma kararı da kalıcı   geçiyorlar. Konunun özü, dünyanın önde gelen ekonomileri-
            olur ise, enerji fiyatlarının 2023’de hem üretici fiyatları endek-  nin hükümetlerinin 2008 küresel finans krizinden bu yana,
            si (maliyet enflasyonu), hem de tüketici fiyatları endeksi (talep   ‘normal yönetim’den çok, ‘kriz yönetimi’ formatında bir siyasi
            enflasyonu) üzerindeki kalıcı etkisini takip etmeyi sürdüreceğiz.  yaşam içerisinde oldukları gerçeği. Aralıksız, 14 yıldan bu yana
                                                       ekonomiyi, yerel, bölgesel ve küresel siyaseti ve bu başlıklardaki
                                                       gelişmelerden etkilenen toplumsal yaşamı yönetmeye dair zorlu
            BİRLİKTE TOPARLANMA-DAHA GÜÇLÜ TOPARLANMA
                                                       bir sürecin içerisinden geçilmekte. Başta Avrupa ülkeleri olmak
            Kasım ayının 3. haftası Endonezya’nın ev sahipliğinde gerçekleş-  üzere, gelişmiş ekonomilerin hemen hemen tümü son 40-45 yıl-
            tirilen G20 Liderler Zirvesi’ni ana tema ışığında, ‘gıda ve enerji   da bu derece uzun soluklu ve kademe kademe daha zorlu etaplara
            güvenliği’, ‘sağlık’ ve ‘dijital dönüşüm’ başlıklarında gerçekleşen   evrilen bir ‘kriz yönetimi’yle hiç karşılaşmamış olduklarından,
            üç oturumda liderler fikir teatisinde bulundular. 2008 küresel   ülkelerin siyasi sistemlerinin aktörlerinde, çözüm üretmeye
            finans krizinden beri, Türkiye, Çin, Hindistan, Güney Kore,   odaklanmada ciddi sorunlar gözleniyor.
            Meksika gibi G20’nin E7 ekonomileri küresel serbest ticaretin
            en önemli savunucuları olarak öne çıkarken, ABD ve Fransa gibi   Çünkü, ‘kriz yönetimi’, hızlı ve etkin yaklaşımla, çözüm odak-
            önde gelen G7 ekonomilerinin zaman zaman ‘ekonomik milli-  lı  bir  yaklaşımla  ilerlemeyi  gerektirmekte.  Bölgesel  ve  küresel
            yetçilik’ ve ‘korumacılık’ gibi kavramları savunur pozisyona düş-  boyutta, bir krizden bir diğerine geçilen bir süreçte, uzunca bir
            müş olmaları, hayli zihin karıştırıcı. Bu nedenle, G7 ekonomileri   dönemi ‘normal yönetim’ koşullarında geçirmiş olan ülkeler, bu
            son 14 yılda kendilerinin 2. Dünya Savaşı sonrası birlikte kur-  kadar ağır bir kriz yönetimine adaptasyonda ciddi zorluklar çek-
            dukları küresel ekonomi-politik sistemin temel felsefesine aykırı   mekteler ve bir çoğunun iyi bir performans gösterdiklerini söy-
            noktalara beklenmeyecek kadar sıklıkla düşebildiler.  lemek zor. Hatta, ‘kriz yönetimi’ formatını bilememekten veya
                                                       hayli uzak kalmış olmaktan kaynaklanan tecrübe yoksunluğu ile,
            Bu nedenle, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) başta olmak üzere,   bu boyutta krizlerle örülmüş bir döneme özgü yönetim tarzına,
            küresel teşkilatların savunduğu ve koruduğu temel kural ve il-  yönetim modeline geçişte hayli zorluklar yaşamaktalar. Ekono-
            kelere son 14 yılda, enteresandır, aralarında Türkiye’nin de yer   mik ve siyasi krizler başta olmak üzere, kuraklık, sel baskını ve
            aldığı E7 Grubu, G7 Grubu’ndan daha fazla sahip çıktı. Bugün   büyük fırtınalar gibi, iklim değişikliğinin sebep olduğu büyük
            itibariyle, Türkiye, Brezilya, Hindistan, Güney Kore, Meksika,   doğal afetlerle de boğuşan pek çok ülke, 2008’den bu yana, tüm
            Endonezya gibi E7 ekonomileri üzerinde küresel ekonomi-poli-  bu bölgesel ve küresel sorunların ve krizlerin tetiklediği ana ve
            tik sistemi ‘ortak menfaatler’ cephesinde tutmak adına verilmesi   artçı şoklara karşı koruma mekanizmalarını geliştirme ve güçlen-
            gereken mücadeleye yönelik sorumluluk çok daha yüksek. Ge-  dirme yönünde önemli bir çaba ortaya koymaktalar.
            rek Türkiye’nin 2015’deki G20 liderliğinde, gerekse de Endo-
            nezya’nın bu yılki G20 liderliğinde bu somut çabaları çok net   Krizlerle  baş  etme  kabiliyeti  yeterli  bir  beceriye  ulaşamıyorsa
            gözlemledik. 2023’ün G20 dönem başkanı Hindistan’ı da zorlu   veya zaman içerisinde zayıflama gösteriyor ise, bu sıkıntılı tablo,
            küresel ekonomi-politik gündemde meşakkatli bir süreç bekli-  ilgili ülkenin daha ‘bencil’ çözümlere yönelmesi, gıdada, enerji-
            yor. Modern tarihin en derin, en kapsamlı küresel enerji krizi   de, sağlık ürünlerinde, temel ihtiyaç ürünlerinde daha ‘milliyet-
            ve küresel gıda krizi yaşanırken, ‘birlikte toparlanma’nın daha   çi’ tavırlara savrulmaları gibi sonuçları da beraberinde getiriyor.
            güçlü olacağı kesin.                       2008 küresel finans krizinden bu yana, bizzat var olma nedeni
                                                       ortak çözüm üretme ve söz konusu bölgesel işbirliğinin bir par-
            Bununla birlikte, öncelikle G20 ülkelerinin küresel enerji ve gıda   çası olan ülkeler için her türlü yardımı seferber etmek olan böl-
            arz güvenliği krizi ile, küresel tedarik zinciri sorunlarının neden-  gesel işbirliği platformlarının, birliklerin diğer üye ülkelerin ‘aşırı
            leri konusunda mutabık olmaları gerekiyor. Sorunların nedenleri   milliyetçi’ tutumları nedeniyle, nasıl çalışamaz, çözüm üretemez
            konusunda ortak bir zeminde buluşmak, ‘birlikte toparlanma’   hale geldiklerini; ülkelerin bir başka ülkeye sevk edilmek üzere
            noktasında çok önemli bir işbirliğini de beraberinde getirecektir.   bekleyen ürünlere nasıl el koyabildiklerini birlikte şahit olduk.
            Birlikte toparlanma konusunda G20 ne kadar başarılı olur ise,   Türkiye, son 14 yılda, insani ve girişimci diplomasi alanında-
            ‘daha güçlü toparlanma’ da o ölçüde mümkün olabilecek. Konu   ki bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ve başarılarıyla, tüm bu
            bu noktaya geldiğinde ise, G20 ülkeleri Afrika’nın küresel krizler   acı savrulmalarından tümüyle kendini soyutlayarak, bambaşka
            nedeniyle içinden geçtiği zorlu süreçlere yönelik ‘birlikte çözüm’   bir lige, tüm dünya tarafından gıptayla takip edilen bir konuma
            kültürüoluşturabilecekler  mi,  bu  da  zorlu  bir  başlık.  Çünkü,   kendini oturttu.
            kimi kıtaların Afrika’daki saygınlıklarını yeniden inşa etmeye,
            kimi ülkelerin de Afrika’da ‘yeni nesil sömürgecilik’ izlenimi ve-  Önümüzdeki dönem, dünyanın önde gelen 30 ülkesinde, görev-
            ren eğilimlerinden uzaklaşmaya ihtiyaçları var.  deki hükümetlerin, kamu ve özel sektörün, sivil toplum kuruluş-
                                                       larının çözüm odaklı bir ‘kriz yönetimi’nde etkin bir işbirliğini
            Afrika ise, Türkiye’nin insani ve girişimci diplomasi anlayışının ve   ortaya koymalarını gerektirmekte. Bu dönem, ülkelerin karar
            ‘kazan-kazan’ ilkesine dayalı yaklaşımının ne kadar kucaklayıcı,   alma süreçlerinde ciddi tecrübe ve birikimin paha biçilmez oldu-
            ne kadar saygın bir duruş olduğunun farkında ve OECD platfor-  ğu bir dönem olacak. Küresel iklim değişikliği krizi, küresel ener-
            mu başta olmak üzere, Afrika konusu açıldığında, Afrika’yı temsil   ji arzı krizi ve küresel gıda arzı krizi, küresel tedarik zincirindeki
            eden siyasetçiler, Türkiye’nin duruşunu övgüyle örnek gösteri-  kırılmalar ile birlikte, öyle kapsamlı bir ‘kriz yönetimi’ni gerekli
            yorlar. Hiç şüphesiz ki, G20 Liderler Zirvesi’ne, devam etmekte   kılıyor ki, ‘küresel borç sarmalı’ gibi, adeta ‘Demokles’in kılı-
            olan COP27 BM Küresel İklim Zirvesi’nden de, Kamboçya’da bu   cı’ gibi küresel ekonomik sisteminin tepesinde sallanan ağır bir
            hafta sonu gerçekleştirilmiş olan ASEAN Ülkeleri Zirvesi’nden   soruna dahi odaklanılma sorunu yaşanıyor. Bu nedenle, küresel
            de yansımalar olacaktır. Türkiye-Birleşmiş Milletler (BM) inisi-  teşkilatların üzerindeki ‘çözüm üretme’ beklentisi, daha doğrusu
            yatifi ile yürümekte olan Karadeniz Tahıl Koridoru’nun devamı,   baskı 2023’de daha da artmayı sürdürecek.
   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44